BAŞÇAVUŞLUKTAN KORGENERALLİĞE UZANAN YOL!
BİR İCAT YAPTI, KORGENERAL OLDU!
İcadıyla, ülkesinin, dünyanın ve milyonlarca insanın kaderini değiştirdi…
1919’da Altay Kray’daki Kuriya’da doğdu.
Lise öğreniminden sonra demiryollarında teknik sekreter olarak çalışmaya başladı.
1938’de Kızıl Ordu’ya girdi ve astsubay kıdemli çavuş rütbesi ile tank komutanlığı yaptı.
Ağustos 1941 yılında T-34 tankıyla katılan kıdemli çavuş rütbesiyle Rusya’nın işgalci Nazi Almanya’sına karşı verdiği “Büyük Vatan Savaşı”nda ( Bryank Savaşı’nda) Ekim ayında ağır yaralandı.
Hastanedeki nekahet döneminde, Sovyet askerlerinin kendi, makineli tüfekleri için “Almanların çok etkili silahları var, bizler ise çok geriyiz, silahlarımız yetersiz gibi” yakınmalarını duyunca, kafasında Kızıl Ordu için yeni bir tüfek tasarlama yönündeki fikirleri oluşmaya başladı.
Tankçı olma hayalleri de yıkılan KALASHNİKOV’a yeteneklerinin farkında olan komutanları sahip çıktı ve silah geliştirme atölyelerinde çalışması için ona fırsat verdiler.
İyileşmeye başladığı sırada Moskova’daki Havacılık Araştırma Dairesi’nde icat ettiği tüfek üzerinde çalışmaya koyuldu. Dzerşinski Akademisi’nin yöneticisi, tasarımını çok karmaşık bularak reddetti; ancak onu doğru yönlendirmeyle gelecekte birinci sınıf bir mühendis olabileceğini de belirtti.
Bunun üzerine tasarımında bazı sadeleştirmeler yaparak , tasarımlarına devam etti. 1944’te tasarımına başladığı silahın 1946’da prototipinin yapımını tamamladı. Tasarımı Kızıl Ordu tarafından son derece ilgi gördü.
Kızıl Ordu’nun, tasarımını yaptığı silahın üretiminin yapılması için İjevsk’e gönderdi. 20 Mayıs 1949’da bin 500 adet silah deneme amacıyla Kızıl Ordu’ya teslim edildi. Bir yıl sonra o silah ordunun ana piyade tüfeğine olarak kabul edildi. Bu tarihten sonra silahın seri üretimi başladı.
Otomatik silahı 1947 yılında testleri sırasında son derece yüksek performans gösterdi. Geliştirdiği silah hakkında konuşurken “ben bir askerim ve benim gibi askerler için silah geliştirdim” derdi.
İşte Kaleşnikof böyle doğdu…
BAŞÇAVUŞ’ LUKTAN KORGENRALLİĞE TERFİ ETTİ, YETMEDİ MİLLETVEKİLİ OLDU!
* Tasarımcı Kalaşnikof, İjevsk’teki fabrikanın baş tasarımcısı olarak çalışamaya başladı ve burada yaklaşık 150 farklı model tasarladı.
* 1948’de Kaleşnikof AK-47 piyade tüfeğini icat eden Mhail Kalaşnikov’a Stalin Ödülü verildi.
* Silahın ordu silahı olarak kabul edilmesinden bir yıl sonra da Sosyalizm Kahramanı ilan edildi.
* Daha sonra rütbesi, Başçavuşluktan Korgeneralliğe yükseltildi.
* 1966’da Yüksek Sovyet’te halkvekilliğine kadar yükseldi.
* 10 Kasım 2009’da; yani 90. doğum gününde Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev tarafından Rusya Federasyonu Halk Kahramanlığı ödülü aldı.
* Sovyetlerin en üst düzey askeri nişanı Kızıl Yıldız, Lenin ve Stalin ödülleri dahil olmak üzere onlarca madalya kazandı.
* Sosyalist Emek Kahramanı ödülü de dahil olmak üzere, birçok Rus devlet onuru aldı, ama silahından çok az para kazandı.
* Kalaşnikof, 2013 yılında isminin patent hakkını vermeyi kabul etti.
1960’lı yıllara gelindiğinde Soğuk Savaş iyice kızışmış durumdaydı. Bu dönemde Sovyetler Birliği, Batı Bloğunda olan askeri gelişmeleri yakından takip ederek ürettiği çeşitli silahları Batı Bloğuna kıyasladıktan sonra kullanıma sokuyordu. Sovyet Savunma Bakanlığı, ABD’nin Vietnam Savaşında envantere soktuğu M16’larda kullanılan 5.56×45 mm’lik mühimmatı özenle inceledi.
Vietnam’da araştırma yapan KGB bu yeni mühimmat hakkında veriler topladı ve 5.56×45 mm’lik mühimmatın 4 önemli özelliği araştırmacıların dikkatini çekti: 5.56×45 mm’lik mühimmatın ağırlığının, 7.62×39 mm’lik mühimmata göre daha az olmasından dolayı ABD’li askerler daha fazla mühimmat taşıyabilmekteydi. Küçülen fişek boyutuna bağlı olarak geri tepme de azalmıştı.Bu sayede seri atışlar daha başarılı bir şekilde yapılabilinmekteydi. Bu mühimmat yumuşak hedefler üzerinde(insan bedeni gibi) daha yüksek deliciliğe sahipti.
5.56×45 mm’lik mühimmatın çekirdeği daha hafif olduğu için çekirdek uçus sırasında daha az yer çekimi ivmesi tesiri altında kalmaktaydı. Bu sayede uzak mesafeli atışlarda çekirdeğin alçalması daha az oluyor bu da gez ayarını kolaylaştırıyordu.
Bu özellikleri dikkate alan Sovyet Savunma Bakanlığı yeni bir mühimmat kullanan tüfek tasarımı için tekrar bir yarışma düzenledi. Ancak bu yarışmayı kazanan kişi yine Mihail KALASHNİKOV oldu. KALASHNİ- KOV kendi tasarımı olan tüfeği 5.45×39 mm’lik yeni bir mühimmata uygun hale getirdi. AKM’nin namlusunu değiştiren KALASHNİKOV, alev gizleyen üzerinde de bazı değişikliklere gitti. AK-74 silahını ruslara sundu.
Son yıllarında Rusya’ya bağlı Udmurtya Cumhuriyeti’nin başkenti Izhevsk’teki Izhmash fabrikalarında Kalaşnikov tasarımlarına devam etti.
Ülkede ve yurtdışında uzmanlar AK-47’yi 20. asrın en iyi silahı olarak seçti. Bu kadar popüler olması AK-47’yi Guinness Rekorlar Kitabı’na taşıdı.
“Bir silah icat edeceğime bir tarım makinesi icat etmek isterdim” diyen Mihail Kalaşnikov, “Fakat ben bu silahı ülkemi Nazi işgalcilerinden korumak için icat ettim. Bu silahın özgürlük ile eşanlamlı olmasından gurur duyuyorum.” demeyi de ihmal etmedi.
Hasta Yatağında Başlayan “Kalaşnikof” Hikayesi Aynı Yerde Son Buldu
23 Aralık 2013 günü Udmurtya Cumhuriyeti’nin başkenti Izhevsk’te hayata gözlerini yumdu. Öldüğünde 94 yaşındaydı.Mihail Kalaşnikov, 17 Kasım 2013 tarihinden ölümüne kadar olan sürede mide kanaması teşhisiyle yoğun bakımda bulunuyordu.
VİCDAN AZABI MI ÇEKTİ?
Kalaşnikof tüfeğin mucidi, icadıyla öldürülen insanlar için vicdan azabı mı çekiyordu?
94 yaşında geçen ay ölen Mihail Kalaşnikof’un Rus Ortodoks Kilisesi liderine bu konuda bir mektup yazdığı bildiriliyor. Kilise yetkilileri Kalaşnikof’un, Mayıs 2012’de Patrik Kirill’e uzun ve duygusal bir mektup yazdığını söylüyorlar. Mektupta Kalaşnikof, icadının neden olduğu ölümler nedeniyle “manevi acı” çekmekte olduğunu söylüyor.
Ölümlerin sorumlusu kim?
Rusya’da yayımlanan İzvestia gazetesinde yer alan habere göre, mektupta şöyle deniyor:
“Aynı yanıtsız soruyu sorup duruyorum: benim tüfeğim insanların hayatına mal oldu ise, bir Hıristiyan ve inançlı bir Ortodoks olarak ölümlerinden ben mi sorumluyum?”.
Mektup titrek el bir yazısıyla Kalaşnikof’un antetli kağıdına yazılmış ve “Tanrının kulu, tasarımcı Mihail Kalaşnikof” olarak imzalanmış.
Mektubu kim yazdı?
Kalaşnikof, Patrik Kirill’e mektubunda kiliseye ilk kez 91 yaşında girdiğini ve daha sonra vaftiz olduğunu söylüyor. BBC’nin Moskova muhabiri Steve Rosenberg ise mektubu Kalaşnikof’un kendisinin yazıp yazmadığının belirsiz olduğunu söyledi. İzvestia’ya göre, Kalaşnikof’un kızı Elena, mektubu yazmasında babasına bir rahibin yardımcı olduğuna inandığını söyledi.
KALEŞNİKOF..!
Kalaşnikov’un silahı, kullanımda sadeliği, yüksek güvenilirliği ve uzun kullanım ömrü ile dikkat çekiyor. Ülkede ve yurtdışında uzmanlar AK-47’yi 20. asrın en iyi silahı olarak seçti. Bu kadar popüler olması AK-47’yi Guinness Rekorlar Kitabı’na taşıdı. Dünyada 150 milyon adedin üzerinde Kalaşnikov silahı bulunuyor.
Katilin avantajı
Kalaşnikofun kısa fakat etkili tarihini AK-47: The Story of a Gun (AK-47: Bir Silahın Hikâyesi) adlı kitabıyla mercek altına alan Micheal Hodges, dehşet saçan bu tüfeğin avantajlarını şöyle dile getiriyor:
“Kalaşnikofun gücü basitliğinden ileri geliyor. Sadece sekiz hareketli parçası var. Bu onu hem kolay kullanır kılıyor, hem de ucuz. Gerçekten çok kısa bir eğitimin ardından, çocuk ya da yetişkin herkes dakikada 650 mermi ateşleyebilecek düzeye gelebiliyor. AK-47 aynı zamanda bir dakikanın altında bir sürede tamamıyla parçalanabilir ve temizliği de bu nedenle çok kolaydır. Her iklim koşuluna rahatça uyum sağlar. Karda ya da çölde hiç fark etmez. İlginçtir ki bir AK-47 hemen hiç temizlenmemiş olsa bile, muhtemelen bir çatışmada rakibinizi baskı altında tutmanıza yetecek kadar performans gösterecektir.”
“O kendisine üç numara büyük gelen haki renkte pamuklu bir pantolon giyiyordu. Üzerindeyse Mickey Mouse’un resminin olduğu bir tişört vardı. Sağ elinde namlusunu kavradığı bir kalaşnikof tutuyordu.”
Robert Fisk, (Pity Of Nation)
Bu nedenle bulunmaz Hint kumaşı olarak görülmüş olmalı ki geliştirildiği 1947’den beri 150 milyonun üzerinde satmış. Sadece Suriye’deki iç savaşta değil, geliştirilmiş ve modernize edilmiş muadilleriyle birlikte resmi olarak 80’e yakın ülkenin silah envanterinde yerini uzun yıllar önce almış. Yani bu 80 ülkede standart piyade saldırı tüfeği olarak erlere herhangi bir çatışma durumunda verilmesi öngörülen tüfek hâlâ AK-47.
Bir simge olarak kalaşnikof
Kalaşnikof aynı zamanda çok güçlü bir simge. Terör örgütlerin flamalarında gördüğümüz bu silahı, Mozambik’in Portekiz’e karşı verdiği sosyalist nüvelerde ihtiva eden bağımsızlık savaşında ya da Afganistan’ı işgal eden Sovyet askerlerinin ellerinde görebiliyoruz. Dünyanın dört bir yanında ve 60 yıldır.
Mozambik bayrağında süngü takılmış bir silüetinin yer aldığı kalaşnikof bulunmaktadır
SİLAHINI SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM!
Kalaşnikof kullanmak ya da kullanmamak sadece bir teknik bir tercih değil: Bir ülkenin AK-47 kullanıyor olması onun tarafını gösteren işaretlerden biri aynı zamanda. ABD ve Avrupa Birliği üye ülkeleri AK-47 kullanmıyor.
Zira bugün Rusya, Çin ve İran gibi devletlerin silah envanterlerinde AK-47 çok önemli bir yer tutuyor. Taliban, Afganistan’da kalaşnikof kullanıyor. Kuzey Kore gençlere eğitimini bu silahla veriyor. Türkiye’de 32 yıldır bölücü terör faaliyetlerini yürüten PKK bu silahı kullanıyor. Güney Kore ordusu Amerikan ya da Avrupa menşeli silahları tercih ediyor. Bu zıtlık aslında her şeyin özeti gibi.
Özetle “silahını seç sana kim olduğunu söyleyeyim” diyor uluslararası ilişkiler pratiği.
En öldürücü kitle imha silahı
Kalaşnikof, aşağıdaki kronolojide eksik olan savaşlarda tahmini olarak en azından 40 milyon insanın hayatından sorumlu. Bu veri kesinlik taşımıyor. Yine kesin olmamakla birlikte II. Dünya Savaşı’nda 40 milyon insanın öldüğü tahmin ediliyor. Bu tahmin doğru ise ki kalaşnikof, son elli senede bir o kadar daha eklemiş üzerine.
Kısa kalaşnikof tarihi
AK-47: The Story Of a Gun ( AK-47: Bir Silahın Hikâyesi) kitabının yazarı Micheal Hodges, 1947’den sonra silahın kullanıldığı savaşları ve gelişim tarihini kısaca şöyle özetliyor:
1947 – Mikhail Kalaşnikof Sovyet Rusya için yeni saldırı tüfeği üretim yarışmasını kazanır.
1949 – Sovyet Rusya silahı aktif olarak kullanmaya başlar.
1956– Sovyet Rusya silahı dağıtımın ağını genişleterek Doğu Avrupaya taşır. AK-47 Sovyet Rusya tarafından Macaristan Bastırma Harekatında kullanılır. Çin Halk Cumhuriyetinde AK-47 fabrikası kurulur.
1959 – Mikhail Kalaşnikof silahı modernize ederek AKM varyasyonunu geliştirir.
1965 – Çin, Vietnam Komunist Güçlerine AK-47 gönderir. Rusya ve Çin’de gerçekleşen büyük bir kitle üretimiyle beraber silahın Ortadoğu ve Afrika satış oranları artar.
1967 -Mısır ve İsrail karşı karşıya geldiği Altı Gün Savaşlarında Mısır ordusu tarafında kullanılır.
1968 – İsrail ve El Fetih arasında gerçekleşen Karameh Savaşında kullanıldı.
1972 – Münih’te Kara Eylül. Bir grup İsrailli atletin Münih Olimpiyatları esnasında öldürülmesi olayında kullanıldı.
1973 – Birleşik Devletler Vietnam’dan çekiliyor. Vietnam güçlerince tüm savaş dönemi boyunca kullanıldı. Çin ve Rusya’nın yardımlarıyla AK-47’ler Vietnam ordusuna verilmişti.
1974 – Sovyet Rusya’da bir üst versiyon olan AK-74 geliştirildi.
1978 – AK-74’ün Doğu Avrupa’ya dağıtımı başladı.
1979 – Sovyet Rusya’nın Afganistan işgali. Sovyet askerleri AK-47 ve geliştirilmiş tipi AK-74 ile.
1983 – Sudan’da iç savaş’ta kullanıldı. 1989- Sovyetler Afganistan’dan çekiliyor.
1990 – I. Körfez Savaşı, Rusya’nın Irak’a sattığı AK-47’ler.
1990-1995 – Yugoslavya İç Savaşında tüm taraflarca kullanıldı.
1991 – Sovyetlerin çöküşü.
1993 – Mogadishu Savaşı. (Somali)
2001 – Birleşik Devletler Afganistan’ı işgal ediyor.
2003 – Birleşik Devletler Irak’ı işgal ediyor.
Ardından Arap baharı ve Suriye…
TÜRK ASTSUBAYI O SİLAHI YAPTI DÜNYA BİRİNCİSİ OLDU! (Okumak için tıklayınız…)
YAZARIMIZI TAKİP ETMEK İÇİN;
FACEBOOK :https://www.facebook.com/dedeersel.aksu.1
TWITTER: https://twitter.com/DedeErselAksu
Not : Araştırma yazısındaki bilgiler internetten derlenmiştir.