DOKTORLAR YÖNETMELİĞİ BİLMİYOR MU?
Askeri hastaneler kapatıldı olan El-Bab yaralısı, Fırat Kalkanı yaralısı ve tüm gazi adaylarına oldu. Askeri hastanelerdeki doktorlara birilerinin, Sağlık Yeteneği Yönetmeliği dersi vermesi gerekiyor. Yoksa bu iş bir çıkmaza doğru gidiyor.
Vücudunun yarısı yanık, haraket kısıtlılığı olan, araz kalmış askerlere, “Çalışır çalışır. Yaz gitsin çalışsın…” diyen plastik cerrahi uzmanı var GATA’da.
Obüse isabet eden roket ile, elleri kolları yapa gibi olmuş, bütün vücudu kavrulmuş, psikolojisi alt üst olmuş bir gazi adayını, neye göre değerlendiriyorsunuz? O kahraman; kırk kilo çanta taşıyacak, taşlar üzerinde uyuyacak. Makinalı tüfek taşıyacak, nişan alacak… Öldürecek gerekirse ölecek. Siz bu gazi adayını, masa başında göbeğini kaşıyarak çalıştığını mı sanıyorsunuz.
Bir de tutup bazı gazi adaylarına, “yeniden sınıflandırılması uygundur” diye yazıyorsunuz. Size kimse, uzman erbaşlarda sınıf değişikliği yok demedi mi?
Ben bunları Milli Savunma Bakanına da belirttim, en çıplak haliyle anlattım. Yanındakilere dönerek: “Sağlık bakanına bunu söyleyelim, sitelerinde yayınlasınlar” dedi. Fikri Işık’ın sanıyorum görev süresi yetmedi bunu çözmeye.
Boyun omurlarına platin takılan uzman çavuşa, hem kısıtlı kalmışsı diyorsunuz raporda, hem de SAĞLAM ÇALIŞIR diyorsunuz. Tüm bunlar sadece Eski adıyla, GATA’DA olmuyor, sağlık kurulu raporu veren tüm hastanelerde oluyor. Sağlık bakanlığına ve Milli Savunma Bakanlığına buradan duyuruyorum.
Ve HATTAAAA (burayı dikkatle okuyunuz)
İstanbul Kartal Eğitim Araştırma hastanesinde, bütün vücudu yanık gazi adayına, özel protez olan yanık bası elbisesinin faturasını ödeten bir işbilmez zihniyet var.
Pekiyi biz ne yaptık?
Kartal eğitim araştırma hastanesi ne dediysek kabul etmedi. “Araştırın, bunu gaziye ödetemezsiniz” dediysem de kabul etmediler. Onlar Allah’ın verdiği iki kulağın, birisini söylenenleri tahliye etsin diye verildiğini sanıyor olacaklar ki; “bir kulaklarından girdi, ötekinden çıktı.” Diğer kulaklarından tahliye olan sesi durduracak arada bir beyin de yok demek ki.
Bu yanık kardeşimizin birlik komutanı ile irtibata geçtim. Allah kendilerinden binlerce kez razı olsun. Bu 7500 TL’lik faturayı ödediler. Adana Büyükşehir belediye başkanı Sayın Hüseyin Özlük ödemiş. Gazimizi de arayıp şifalar dilemiş. Bir de hala tedavisi süren ve “ÇALIŞIR ÇALIŞIR, YAZIN GİTSİN ÇALIŞSIN…” diyen GATA’YA inat, Tuzla Belediye Başkanı gazimize özel şoförlü araç tahsis etti. Gazimiz, bütün tedavilerine Tuzla Belediye başkanının görevlendirdiği şoföre bir telefon açıyor ve araç kapıda, bu şekilde tedavisine devam ediyor.
GATA’NIN burun kıvırarak, “çalışır çalışır” dediği, Vücudu yanık Islahiye gazimiz için kalkıp GATA başhekimine gittik. Gazimizi ve eşini kabul etmeyen ve “Gidin hasta hakları bölümüne şikayet yazın karrdeşiiimmm” diyen oradaki sekreterya, bizi kapıda karşıladı. Gazi işlerinden sorumlu başhekim yardımcısı Ayşe isminde bir doktor: “Eskiden gazilere burada hiç hizmet edilmiyormuş, şimdi bizler çok hassas davranıyoruz” dedi.
Yanımızdaki gazimizi gösterdik, “Şimdi SAĞLAM dediğiniz kardeşimiz, bu durumda yarın birliğine gidecek ve sırt çantasını alıp operasyona çıkacak. Bu mu hassasiyetiniz? Doktor, -çalışır çalışır. Yazın gitsin çalışsın” diyor… Bu mu hocam hassasiyetiniz” dedik.
Güç bela, SAĞLAM yazısını değiştirip, İKİ AY daha istirahat verdiler. Ama gazimizin eşinin döktüğü gözyaşlarının hesabını kim verecek? Minicik yavrularını İstanbul’da akrabalara bırakıp, GATA’YA gelen gazimizi neden rezil ediyorsunuz?
Önemli bir not: Genelkurmay Başkanlığındaki ŞEHİT GAZİ İŞLEM DAİRE’nin bu konularda koordinatörlük yapması da gerekiyor. Sadece, şehidin yakınına, gaziye değil, gazi adaylarının bu durumlarını da takip etmesi gerekiyor.
* * *
Diğer bir konu;
Ülkemizin her köşesinden, sınır ötesi harekatlara katılan, görevlendirilen birlikler var. Bu görevlendirmelerde mali durumları “2645 sayılı Yurt İçi Geçici Görev ve yolluk kanunu” düzenler. En kestirme anlatımıyla, İzmir’den Bursa’ya görevlendirilen öğretmenin de alacağı harcırahı, İzmir’den Suriye’ye de görevlendirilen askerin harcırahı bu kanunda yazar. Ama tuhaf olan şu ki; İzmir’den Bursa’ya görevlendirilen öğretmenle, Erzurum’dan Suriye’ye görevlendirilen askere aynı yolluğu emrediyor. Hatta; bu kanunda, “Tüm birliğin intikali ile gidilen görevlerde harcırah verilmez” diyor.
Yani Erzurum Oltu ilçesinden, Suriye’ye görevlendirilen birlik personeline harcırah verilemiyor. Gittikleri bölgedeki diğer birlikler, Komando tazminatı, operasyon tazminatı alırken, OLTU’dan giden birlik ise piyade olduğu için bu tazminatı da alamıyor.
VE HATTAAA; tahin zamanı, subayımızın,astsubayımızın gittiği bu görevler dikkate alınarak “doğu görevinden düşülüyor” oysa, uzman onbaşı ve uzman çavuşlarımız, görevlerden hiç dönüp de normal mesai yapamadıkları halde, yine en mahrum doğu garnizonlarına atanıyorlar.
En özet haliyle; Lüleburgaz’da bir birlik, 20 aydır sınır ötesi harekata katılıyor. Ama atama zamanı, “Sen Lüleburgaz’da keyif çattın, hadi Hakkari’ye” deniyor. Ama bu sadece uzman erbaşlara deniyor. Üstüne üstlük; subayımıza, astsubayımıza Hakkari garnizonu iki yıl, Uzman erbaşlara 4-5 yıl.. Hadi birileri adalet bunun neresinde bir açıklasın.
Burada da şunu sormak istiyorum: “Kuvvet komutanlıklarındaki ATAMA ŞUBELER ne iş yapıyor?”
Ne iş yaptıklarını bilmem ama ne yapmadıklarını söyleyeyim: Subayımıza, astsubayımıza açıklanan atama takviminde, çocuklarının okul durumlarını da göz önüne alarak, ağustos ayında yer değiştirmeyi emrediyor mesela. Bunu yapıyor. Ama uzman erbaşların çocuklarının okulları onları ilgilendirmiyor olacak ki; bu yıl uzman erbaşlar için yeni atanılan birliklerine gitmeleri için KASIM ayını açıkladı, emretti. O tarihte, kamyonlarla eşyalarıyla yollara düşecekler. NEDEN? NİYE? NASIL?
Hani büyük bir aileydik? Ama biz neden bunu hissetmiyoruz?
* * *
Kocaeli Gölcük… Donanma kentidir, denizci subaylar, astsubaylar, uzmanlar nüfusu oluşturur. İki yıl öncesine kadar, deniz kamplarından günübirlik istifade eden uzman erbaşlar ve ailelerine, şimdilerde: “UZMAN ERBAŞLAR VE AİLELERİ GİREMEZ” deniyor. NEDEN? Ve NEYE DAYANARAK bu emir veriliyor?
Orası orduevi değil, orası B veya C tipi askeri gazino. Ya da eğitim merkezi ismiyle geçer yönetmelikte ve oraya UZMAN ERBAŞLAR GİREMEZ demek açıkça hukukun ihlalidir. Bu emri verenlere sesleniyorum: Bu konu yargıya da en sert şekilde taşınacaktır ve kazaılacak olan bu mahkeme basında da yer alacaktır. İlgilisine duyurulur!
* * *
Ben Esef MERDOĞLU… Emekli Uzman çavuş. Hayatımı, camiamın hakları için adadım, vakfettim. Duyurduğum her sıkıntı çözüme vesiledir. Bunları sadece burada yazdığımı da sanmayın. İlgili her mercii ile yüz yüze, göz göze görüşüyorum. EMUZDER Emekli Uzmanlar Derneği) genel başkanıyım ve Allah’a her zaman şükrettim bu görevim için. Zira, gönülden çabalarımızla bazı şeylerin çözümüne vesile olmuş olmak dahi müthiş bir huzur.
Tüm camiamzı ve arkadaşlarımı saygı ile selamlıyorum.