Dolar 33,8935
Euro 37,6010
Altın 2.814,30
BİST 9.685,49
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 25°C
Açık
Ankara
25°C
Açık
Pts 26°C
Sal 26°C
Çar 23°C
Per 22°C

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran tahminini açıkladı: 2024 yılı sonunda faiz kaça düşecek?

Bu yıl sonu politika faizinin yüzde 45’e, önümüzdeki yıl sonunda yüzde 25’e indirilebileceği tahminini paylaşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Rahatlamanın 2026’da görüleceğini bekliyorum” dedi.

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran tahminini açıkladı: 2024 yılı sonunda faiz kaça düşecek?
25 Ağustos 2024 16:32
385

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Enflasyon kontrol altına alınıp fiyat istikrarı sağlandıktan sonra ekonominin dengeye ulaşacağını ve rahatlamanın ancak 2026 yılında görüleceğini bekliyorum” açıklaması yaptı.

Banka’nın 100. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla AA’ya değerlendirmelerde bulunan Aran, yılın ilk 6 ayında önceliğin fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu düşürmek olduğu için Türkiye’de çok ciddi bir parasal sıkılaşmaya gidildiğini, şu anda da sıkılaşma adımlarının sonuçlarının görüldüğünü belirtti.

Üretim, talep ve istihdamdaki azalmanın derinleşeceğini ifade eden Aran, buradaki stresin güven endekslerinde de kendini gösterdiğini, mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksinin 2020 yılından bu yana ilk kez 100 eşik seviyesinin altına gerileyerek bozulan beklentilere işaret ettiğini, diğer güven endekslerindeki (tüketici, hizmet sektörü, perakende ticaret ve inşaat) bozulmanın da sürdüğünü söyledi.

‘AMACIMIZ ENFLASYONU DÜŞÜRMEKSE BEDELİNİ DE ÖDEYECEĞİZ’

Şu andaki tablonun, “para politikasında sonuç alırken ve fiyat istikrarı sağlanırken aslında diğer tarafta ne ile karşılaşacaklarını, yapılanların ne pahasına yapıldığını” gösterdiğini kaydeden Aran, “Amacımız fiyat istikrarını sağlamaksa, enflasyonu düşürmekse bunun bedelini de ödeyeceğiz” dedi.

Bu yıl ekonomik büyümenin yüzde 3,5 civarında oluşmasını beklediğini, dolayısıyla ekonominin soğuduğunu belirten Aran, söyle devam etti:

“Aslında aynı mekanizma ekonomi çok sıcakken de geçerliydi. Daha önceki ekonomi politikasını düşünün; enflasyonist baskıların arttığı bir ortamda yüzde 8-10 civarındaki faiz oranları ile uzun vadeli yatırım kredileri verdik. Tüm şirketlerin para kazandığı bir dönem oldu. Ucuz bir şekilde ve döviz rezervimiz yokken bunu yaptığımızda da bir bedel ödeyeceğimizi bilmeliydik. Hem içeride tasarrufumuz yeterli değilken hem dışarıdan kaynağa ihtiyacımız varken, faiz indirdiğimizde herkesin çılgınca parasını değer kaybetmeyecek alanlara yatırma telaşına gireceğini, bunun da enflasyonu kontrolden çıkaracağını biliyorduk. Şimdi de ‘enflasyonla mücadele edeceğiz, kontrol altına alacağız’ dediğimizde büyümede, istihdamda, üretimde, ihracatta sorunlar yaşayacağımızı bilmemiz gerekiyor. Maalesef hayatta gerçek ve kalıcı başarı her zaman çok boyutlu optimizasyon problemlerini çözebilmekle mümkün, tek yönlü maksimizasyonla ise ancak bedelini ödemek şartıyla geçici başarılar elde edebilirsiniz.”

‘RAHATLAMANIN 2026’DA GÖRÜLMESİNİ BEKLİYORUM’

Enflasyon kontrol altına alınıp fiyat istikrarı sağlandıktan sonra ekonominin dengeye ulaşacağını ve rahatlamanın ancak 2026 yılında görülmesini beklediğini ifade eden Aran, “Fiyat istikrarı sağlanırken ve bunun için bir bedel öderken mutlaka sorunlarımızı çok boyutlu ele almalı, üretime ve ihracata dayalı ekonomi modeli yaklaşımımıza zarar verecek aşırılıklardan kaçınmalıyız. Ancak bu şekilde tekrar normale dönebiliriz. Umarım hem reel sektörü korumayı hem kredilerdeki kısıtlamaları kaldırmayı ve bankaların üzerindeki zorunlu karşılık baskısını azaltmayı hem de Merkez Bankası rezervlerini cari açığı rahatlıkla finanse edebilecek noktaya getirmeyi, fiyat istikrarıyla birlikte eş zamanlı sağlayabiliriz. Yüzde 5 oranında alışık olduğumuz yıllık ekonomik büyümeyi gerçekleştirirken de bir daha cari açık vermemek için mutlaka uzun vadeli yapısal dönüşümlere, projelere ve ciddi reformlara ihtiyacımız var, bu tür projeleri konuşmalıyız ancak o zaman istihdam kaybının önüne geçer, işsizlik oranını yüzde 10’un altında tutabiliriz. Bunun için de önümüzdeki 1,5 yılı nasıl idare edebileceğimize iyi bakmamız, 2026 yılından sonra neler yapacağımızı konuşmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘POLİTİKA FAİZİ 2025 SONUNA KADAR YÜZDE 25’E İNEBİLİR’

Hakan Aran, sıkılaşmada henüz kredilerin büyümesindeki sınırın gevşemesini beklemediklerini, bankaların bu süreci yönetebileceğini belirterek, faiz indirim döngüsünün ne zaman başlayacağına dair şunları kaydetti:

“Ekim ayı Para Politikası Kurulu toplantısında Merkez Bankasının bir aksiyon almayacağını, sadece sözlü ve yazılı yönlendirmeyle izleyen dönemde faiz indirimlerine başlayabileceğinin sinyalini vereceğini sanıyorum. Yıllık enflasyonun ve enflasyon eğiliminin politika faizi seviyesinin altında kalıcı olarak şekilleneceğinin net olarak görülmesiyle birlikte kasım ayından itibaren 250 baz puan seviyesinde faiz indirimleri için fırsat oluşacağı ve bu yılın sonunda politika faizinin yüzde 45’e, önümüzdeki yılın sonunda da yüzde 25’e indirilebileceği kanaatindeyim. Bu, Türkiye’de enflasyonun kontrol altına alınması, sistemin işleyişi ve reel sektör üzerindeki yükün hafiflemesi gibi unsurlarla birleştiğinde 2026 yılına umutla bakmamızı sağlar. Enflasyonun da 2025 sonunda yüzde 20 civarına düşebileceğini öngörüyoruz. Bu, bizim için pek çok dengenin sağlanması açısından önemli. Bu yolculuk, Orta Vadeli Program (OVP) ve maliye politikasıyla destekleniyor. Türkiye’nin de sanırım bunu başarmaktan başka çaresi yok.”

‘HANEHALKI, AYLIK ENFLASYON YÜZDE 1’LERE İNDİĞİNDE GÜVEN HİSSEDER’

İş Bankası Genel Müdürü Aran, enflasyonda hanehalkının hissettiği enflasyon ile piyasa beklentileri arasındaki makasa ilişkin de hanehalkının, baz etkisi devreden çıkıp da aylık enflasyon yüzde 1’ler seviyesine indiğinde ancak güven hissedeceğini, o nedenle hanehalkındaki beklentinin piyasa beklentilerine yakınsaması için aylık enflasyonun gerçek manada yüzde 1’li seviyelere, hatta yüzde 1’in altına inmesi gerektiğini söyledi.

Aran, okulların açılması, servis ücreti zamları, eğitim masrafları gibi nedenlerle eylül ayında bunun hissedilemeyeceğini ancak ekim ayından itibaren yakınsama olacağı düşüncesini dile getirdi.

Ekonomiye dair 2024 beklentilerini de paylaşan Aran, Türkiye’nin büyüme oranının yüzde 3,5, cari açığının 30 milyar dolar, işsizlik oranının yüzde 9-10 aralığında olmasını, TL’nin de yılı reel bazda değerlenme ile kapatmasını öngördüklerini belirtti.

‘KREDİYİ, HİKAYESİ OLAN NİTELİKLİ YATIRIMCILAR KULLANACAK’

Hakan Aran, kredi sınırlamaları içerisinde kredilerin ağırlıklı olarak hikayesi olan nitelikli yatırımcılara gideceğini, kredi sıkışıklığının 2025 yılı boyunca devam edeceğini düşündüğünü söyledi.

Merkez Bankasının “kimse faiz indirimi beklemesin” söylemiyle esasında bunu anlatmaya çalıştığını belirten Aran, “Bu sıkılık devam edecek. Şu anda kredi ile ilgili ne yaşıyorsak bunu aslında 2025 yılı boyunca da yaşayacağız. Bugün 50 pahalıysa o gün de 25 pahalı olacak. Çünkü insanlar faiz indirim döngüsü başladığında ‘Bir sonraki ay faiz inecek. Ben niye şimdi kullanayım?’ diyecek. O yüzden zamana karşı yarışan, bir an evvel bir şey yapmak isteyen, hikayesi olan nitelikli yatırımcılar değişken faizli krediyi tercih edecekler. Zamanla da faiz maliyetleri azalacak, hem TL hem yabancı para (YP) faizlerin yönü bundan sonra aşağı doğru olacak. Bu nedenle sabit faizli krediye bu dönemde çok rağbet olmayacaktır” diye konuştu.

‘ZORUNLU KARŞILIKLAR BANKALARIN KARLILIĞI ÜZERİNDE BASKI OLUŞTURUYOR’

Sıkılaştırma adımlarından, düzenlemelerden bankacılık sektörünün en çok öz kaynak karlılığı ve net faiz marjı açısından etkilendiğinin altını çizen Aran, karlılığı belirleyen net faiz marjının ve öz kaynak karlılığının bankacılığın en önemli rasyoları olduğunu vurguladı.

Parasal sıkılaşmanın bir parçası olarak zorunlu karşılık oranlarının artırıldığını, bankaların yüzde 50 faiz vererek topladığı mevduatın ciddi bir bölümünü krediye dönüştüremeden Merkez Bankasına düşük faizle zorunlu karşılık olarak verdiğini belirten Aran, bu durumun, net faiz marjını etkilemesinin doğal sonucu olarak bankaların karlılığı üzerinde bir baskı oluşturduğuna dikkati çekti.

Bankaların yılın ilk 6 ayında en çok bunun zorluğunu yaşadığını ifade eden Aran, bunu telafi etmek mümkün olmadığı için de geçen yıla göre, bir önceki çeyreğe kıyasla bankaların karlılıklarının da reel sektöre paralel olarak azaldığını söyledi.

“Buradaki trend, kasım ayından itibaren değişebilir ve bankacılık tekrar karlı hale gelebilir”
Buradaki trendin, fiyat istikrarının sağlandığı, enflasyonun düşme eğilimine girdiği, aylık enflasyonda da fiyatlama davranışının değiştiğinin görülmesiyle birlikte kasım ayından itibaren değişebileceğini ve bankacılığın tekrar karlı hale gelebileceğini belirten Aran, “Zor bir dönemi geride bıraktığımızı ve artık bundan sonra bankacılıkta net faiz marjının iyileşeceği döneme gireceğimizi umut ediyorum.” dedi.

Aran, bankacılık sektöründe 30 Haziran 2024 itibarıyla donuk alacak rakamının 216,5 milyar TL seviyesine geldiğini, bunun 147,9 milyar lirasının ticari nitelikte, 68,8 milyar TL’sinin de bireysel nitelikte olduğunu, 68,8 milyar TL’lik kısmın 31,2 milyar TL’sinin ise kredi kartlarından geldiğini bildirdi. Aran, sektörde 30 Haziran itibarıyla sorunlu alacak oranının yüzde 1,54, ticari taraftaki oranın yüzde 1,37, bireysel taraftaki oranın yüzde 2,08, kredi kartlarında oranın da yüzde 2,04 olduğunu söyledi.

‘KREDİ KARTLARINDA YENİ BİR DÜZENLEME GEREĞİ KALMADI’

Kredi kartları tarafında çok net bir şekilde donuk ve sorunlu alacak oranlarının arttığını, kart sahibinin zaten para harcayamaz, sadece borç öder hale geldiğini belirten Aran, “Sistemdeki kredi kartları ile harcama kapasitesi, aslında kart sahibi harcayamadığı için düşüyor. Kredi kartlarında bu yüzden artık yapılabilecek taksit tutarını da harcamayı da muhtemelen limitlerin dolu ve sorunlu olma hali belirleyecek. Dolayısıyla bence kredi kartlarında yeni bir düzenleme gereği kalmadı. Çünkü sistem zaten kendi kendini düzeltme noktasına geldi. O nedenle artık düzenleme noktasını geçtik diye düşünüyorum. Olan oldu ve sonuçlarını görmeye başladık.” şeklinde konuştu.

Aran, bireysel krediler tarafındaki bozulmanın bir süre daha devam etmesini beklediklerini, ticari krediler tarafının ise daha kontrollü gittiğini, orada yavaş olan artış ivmesinin 2025 yılında hızlanabileceğini söyledi.

‘OVP’DE SANAYİCİLER, ÜRETİCİLER, İHRACATÇILAR AÇISINDAN BİR HİKAYEYE İHTİYAÇ VAR’

OVP’ye ilişkin de yorumlarını aktaran Aran, mevcut ekonomi politikalarının aslında çok yeni olduğunu, dolayısıyla majör bir değişiklik beklemediğini, OVP’ye uygun bir gidişat bulunduğunu aktardı. Aran, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bence OVP’de yapılabilecek olan şu; fiyat istikrarını sağladığımızda, enflasyonu kontrol ettiğimizde, OVP hedeflerine ulaştığımızda nasıl bir Türk sanayicisi, nasıl bir ihracatçı, nasıl bir üretim ortamı görmek istiyoruz? Bu ortamda hangi kaynaklar nerelere yatırılmalı, ne yapılmalı? Bu konuda güçlü bir hikayeye ihtiyaç var. Vardiya sayısını, işçi sayısını azaltarak, 2026 sonrasındaki döneme nasıl hazır olunması gerektiğini bilmeden bu süreci sağlıklı olarak yönetmek mümkün olmaz diye düşünüyorum. Bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan hangi yatırımları yapmaya devam etmeliyiz, verimliği arttırmak için neler yapmalıyız, bunların finansmanını mücadeleye zarar vermeden nasıl sağlarız? Yapılacakların bir parasal genişleme olarak algılanmamasını nasıl sağlarız? Bunun mekanizmaları ne olmalı? Bunların konuşulması gerekiyor. OVP’de bir şey güncellenecekse bu da reel sektörün ‘Tamam, biz 2025 sonuna kadar tabloyu anladık ama 2026 sonrasında ha deyince tekrar rekabetçi olamayacağız. O arada ne yapmamız gerekiyor?’ sorusunun detaylıca yanıtlanması ve bankaların kredi kullandırabilecekleri alanların açılması konularıdır.”

‘ÜRETEN KESİMLERE YÖNELİK MEKANİZMALARI KONUŞMAK GEREKİR’

Dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, verimlilik artışı ve toplam faktör verimliği başlıklarının bu noktada kritik olduğunu vurgulayan Aran, yüksek faiz ortamında uygulanan tedbirlerle çelişmeyen katma değer yaratacak yatırımları teşvik edici ve destekleyici politikaların ortaya konulabileceğini; üreten, yatırım yapanlara yönelik uzun vadeli birtakım adımlar atılabileceğini söyledi.

İş Bankası Genel Müdürü Aran, şöyle devam etti:

“Bu gibi taahhütlerin ortaya konulması, mutabakat sağlanması halinde üreten kesim, iş dünyası bir şeyler yapılacağına dair güven duyduğunda parayı kendisi koyar, yurt dışındaki parasını, kasada tuttuğu parasını yatırıma aktarabilir, harcayabilir. Dolayısıyla tam bir güven ortamı yaratıldığında atıl durumdaki kaynaklar ülke ekonomisine kazandırılabilir. Bu dönemde yapılabilecek en güzel şey güveni tesis etmek, reel sektörün yanında olunduğunu güçlü şekilde ifade etmek… Bunun için de sıkıntılı dönemde izlenen politikalara zarar vermeyecek tarzda uzun vadede üreten, yatırım yapan kesimlere yönelik Kredi Garanti Fonu (KGF) benzeri mekanizmaları konuşmak gerekir.”

“Enflasyon yüksekse enflasyon muhasebesi uygulanmasından daha doğal bir şey yok”
Enflasyon muhasebesine ilişkin de Aran, “Bence enflasyon muhasebesi uygulanmalı. Ortada enflasyon varsa ve yüksek bir orandaysa enflasyon muhasebesinin uygulanmasından daha doğal bir şey yok. Enflasyon muhasebesi uygulanmadığı durumda bilançolar aldatıcı olacak ve bozulmalar da geç fark edilecektir. Bu da şirketlere maalesef telafisi çok zor zararlar verebilir.” dedi.

Aran, Türkiye’nin gri listeden çıkmasının özellikle ülkenin itibarı, bankacılık sektörünün itibarı, yurt dışında iş yapma kolaylığı açısından büyük bir kazanım olduğunu vurguladı.

Mood’y’s’in Türkiye’nin notunu iki kademe artırmasıyla ilgili de Aran, bunun içeride yapılan işlerin doğruluğunu teyit etmesi açısından kıymetli olduğunu, dış finansmana daha kolay ve daha ucuz erişilmesine vesile olan her not artışı ve ülkenin risk seviyesindeki her düşüşün aslında ekonomiye para, kaynak olarak döndüğünü söyledi.

İş Bankası’ndan 100. yılında teknolojik yenilikler

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk milli bankası olarak doğan İş Bankası, 26 Ağustos 2024 tarihinde 100. kuruluş yıldönümünü kutlayacak ve ikinci yüzyılına adım atacak.

Bir asra çok şey sığdıran ve Cumhuriyet tarihiyle de örtüşen İş Bankası’nın hikâyesi, aslında ekonominin belkemiği sektörlerden biri olan bankacılığın Türkiye’deki gelişimini, bununla doğrudan bağlantılı olarak iktisadi kalkınma ve gelişme çabalarını, küresel çaptaki önemli değişim ve dönüşümlerin etkilerini barındırıyor. Ulusal ekonominin kurulup güçlenmesinde önemli bir rol üstlenen Banka, hem milli bir sermayenin teşekkül etmesini hem de bu sermayenin verimli alanlara yatırılmasını temel işlevleri arasına alarak, bir yandan çağdaş ve ulusal bankacılığın ülkemizde kurulup gelişmesinde bir yandan da iştirakleri kanalıyla sanayileşme çabalarının içerisinde yer aldı.

Filmi geriye sarıp Bankanın 26 Ağustos 1924’te hangi koşullarda yolculuğa başladığına göz attığımızda bunun izlerini görmek mümkün. Takvim yapraklarında 29 Ekim 1923, 1. Dünya Savaşı’nın ardından son derece ağır koşullar, yokluklar ve yoksunluklar içerisinde ulusun Kurtuluş Savaşı ile yazdığı bağımsızlık destanından sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan ettiği tarih. Bu kahramanlık hikâyesine önderlik eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, siyasi bağımsızlığın yanında ekonomik bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunun farkındaydı. Daha Milli Mücadele sırasında tam bağımsızlığın ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olacağını düşünüyordu.

Atatürk, 13 Haziran 1921 tarihinde yabancıların da katıldığı bir toplantıda bu konudaki kararlılığını, “Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek mânasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz” sözleriyle dile getirmişti.

Nitekim Balkan Savaşları’ndan itibaren kesintisiz 10 yılı bulan savaş ortamının ardından siyasi ve iktisadi bir enkaz devralan Cumhuriyetin ilk yıllarında restorasyon için büyük bir çaba ortaya kondu, kalkınmanın gerektirdiği temel adımlar atıldı.

FİKRİ TEMELİ İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NDE ATILDI

29 Ekim 1923’ten önce İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi, tam bağımsızlığın ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olabileceği yaklaşımının göstergesi olarak tarih sayfalarında yerini aldı. 1923 yılında 17 Şubat-4 Mart arasında gerçekleştirilen Kongrede kuruluş planları yapılan genç ülkenin hangi ekonomik esaslar üzerine inşa edileceğinin, iktisat politikalarının ne yönde ilerleyeceğinin işaretleri verildi.

Bu işaretlerden biri Türkiye İş Bankası’ydı… “Vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında olarak, halkın doğrudan itibar ve itimadından doğup meydana gelen tam manasıyla modern ve milli bir banka kurulması…” Atatürk, 1924 yılının Temmuz ayında topladığı Bakanlar Kurulu’nda milli bir banka kurulması konusundaki arzusunu bu sözlerle paylaştı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk milli bankası olan İş Bankası, Atatürk’ün direktifleriyle İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilen genel ilkeler temelinde Celal Bayar’ın kurucu Genel Müdürlüğünde 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. 26 Ağustos, Atatürk’ün başkumandanlığında şanlı askeri zaferi getiren Büyük Taarruz’un başlangıç tarihi olduğu için özellikle benimsendi.

100 YILLIK YOLCULUĞUN KİLOMETRE TAŞLARI

İki şube ve 37 personel ile yola çıkan İş Bankası, yeni kurulan bir ülkede bankacılık işlemlerini gerçekleştirmek, sanayi ve üretim alanında gelişmeyi başlatmak, temel ekonomik atılımları finanse etmek, ulusal tasarrufları harekete geçirmek ve kredi ihtiyaçlarını karşılamak için şubeleşmeye başladı. Bu şubeleri açarken, koşulların hiç kolay olmadığı bir ortamda ülkede her türlü ihtiyacın karşılanması için üretim yapmak isteyen köylülerden sanayicilere, tüccarlardan girişimcilere kadar birçok kesimden gelen talepleri dikkate aldı.

İstanbul’un yanı sıra Bursa, İzmir, Adana, Samsun, Trabzon gibi illerde de açtığı şubelerle 1929 krizi patlak verene kadar 27 şubeye ulaştı.

1932 yılında Türkiye’de üretilen ürünlerin ihraç edilmesi ve yurt dışında pazarlanmasına, dış ticaretle uğraşan tüccarların yabancı bankalara ihtiyaç duymaksızın yurt dışında bankacılık işlemleri yaparak işlerinin kolaylaştırılmasına ve ihracata yönelenlerin finansman ihtiyaçlarının karşılanmasına destek olmak amacıyla Almanya’nın Hamburg ve Mısır’ın İskenderiye kentlerinde şubeler açtı. Yurt dışında şube açan ilk Türk bankası olan İş Bankası, yurt dışı şubeleri aracılığıyla, ülkenin 1929 Büyük Buhranı nedeniyle daralan dış ticaret kanallarının genişlemesine ve bu ağır krizin yarattığı sıkıntıların hafifletilmesine katkı sağladı.

İŞTİRAKLERİN KURULDUĞU 1920’Lİ, 1930’LU, 1950’Lİ YILLAR

İş Bankası, bir banka olmanın yanında ilk yıllarından itibaren gazete ve matbaadan liman işletmeciliğine kimya sanayinden otelciliğe ve cam sanayine kadar uzanan geniş yelpazede faaliyet gösteren birçok şirkete iştirak etti.

1935 yılında, şu anda dünyanın en büyük cam üreticileri arasında yer alan Şişecam’ın temelini oluşturan Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikalarını kurdu.

Banka; maden, şeker, dokuma ve tekstilin yanı sıra sigortacılık alanında da etkin bir rol üstlendi. Türkiye’nin ilk milli sigorta şirketi Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi 1925’te, ilk milli reasürans şirketi Milli Reasürans T.A.Ş. ise 1929’da İş Bankası tarafından kuruldu. Ülkenin ilk özel sermayeli kalkınma ve yatırım bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nı (TSKB) da 1950’de hayata geçiren Banka, kurulduğu günden bu yana 300’ü aşkın şirkete iştirak etti.

1980’LERDEN 2000’E

1980’li yıllar artık İş Bankası için çok kanallı bankacılığın önem kazandığı yıllar oldu. Yurt dışındaki şube sayısını artıran Banka, müşterilerine daha geniş bir yelpazede ürün sunmaya başladı.

1982’de ilk ATM’leri Türkiye ile tanıştıran Banka, Bankamatik adıyla jenerik bir marka yarattı. 1993 yılında “803 kapılı tek şube” haline dönüştü.

Genel Merkezini 2000’de Ankara’dan İstanbul’a taşıyan Banka, dijitalleşmenin ve teknolojik yeniliklerin müşteri tercih ve davranışlarını büyük ölçüde değiştirmesiyle birlikte ortaya çıkan yeni talep ve ihtiyaçları en hızlı ve güvenilir şekilde karşılamak, iş modellerinde gerekli dönüşümü yapmak üzere 2015’te “Dijital Dönüşüm Programı”nı başlattı. Bu programla tüm süreçlerini uçtan uca dijitalleştirerek müşterilerine mümkün olan en iyi deneyimi yaşatmayı hedefleyen Banka, 2017’de tarihinin en büyük dijital altyapı dönüşüm projesi olan Atlas Veri Merkezi’ni hayata geçirdi.

İşCep; SÜPER UYGULAMA…

Bankacılık faaliyetlerini dijital teknolojilere odaklanarak yürüten İş Bankası, 1987 yılında ilk Bankamatik, 1996’da ilk telefon şubesi, 1997’de ilk internet şubesi gibi Türk bankacılığında pek çok “ilk”i hayata geçirdi. Türkiye’nin ilk mobil bankacılık uygulaması İşCep’i 2007’de müşterilerinin kullanımına sunan Banka, geleceğin teknolojilerini müşterileriyle buluşturma ve geleceğin bankacılığını tasarlama vizyonu doğrultusunda İşCep’i süper uygulama olarak konumlandırıyor.

2023 yılında Global Finance tarafından “Dünyanın En İyi Mobil Bankacılık Uygulaması” seçilen İşCep, bugün 700’ün üzerinde fonksiyonuyla hizmet veriyor. İşCep’te aktif kullanıcı sayısının 2024 sonunda 15,5 milyona, 2026 yılı sonu itibarıyla da 18 milyona ulaşmasını hedefliyor.

2022’de özellikle gençler başta olmak üzere dijital platformlarda yer alan, alışveriş yapan ancak henüz finansal sisteme dâhil olmayan kitlelere erişmek amacıyla yeni nesil bir finans platformu olarak Nays’ı kullanıma sundu. Nays’ta kayıtlı müşteri sayısı 3 milyonu aşmış durumda.

‘HER YERDE BANKACILIK’

“Kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla sürdürülebilir değer yaratan geleceğin bankası olmak” vizyonuyla ikinci yüzyılına adım adan İş Bankası, geleceğin bankacılık platformlarını ve yeni iş modellerini tasarlamak amacıyla, “her yerde bankacılık” vizyonu ile hareket ediyor. Banka, müşterilerin ihtiyaç duydukları her anda ve yerde finansal hizmetler sunma çalışmaları kapsamında servis modeli bankacılığı altyapısı ile farklı sektörlerden oyuncularla dijital iş ortaklıkları kuruyor.

Geleceğin bankacılığını “görünmez bankacılık” olarak tanımlayan ve platform bankacılığını yeni nesil bankacılık olarak gören Banka, ödeme sistemlerini yeni nesil bankacılığın ayrılmaz bir parçası olarak değerlendiriyor. Bu alanda yaptıkları yatırımlarla, satın almalarla, kurdukları şirketlerle fark yaratmayı amaçlayan Banka, ticaretin döndüğü ve alışverişin yapıldığı hangi sektör olursa olsun eğer bir platform mevcutsa o platforma entegre olma, yoksa da o alanla ilgili platformu kurarak orada var olma yönünde bir strateji izliyor.

PLATFORM BANKACILIĞI

Bu çerçevede çeşitli alanlarda Moka, Pazarama, İş Enerji, Proemtia, İmece Mobil gibi yatırımlara devam eden İş Bankası, önümüzdeki dönemde portföyündeki yeni nesil iştiraklerle, ortaklıklarla ve iş birlikleriyle platform bankacılığında daha aktif olmayı hedefliyor.

* Moka; bir ödeme kuruluşu olarak 2014 yılında kurulan şirketi 2021 yılında İş Bankası satın aldı.

* Pazarama; Banka online ticaret platformunu 2021 yılında kurdu.

* Proemtia; başta demir çelik ürünleri olmak üzere endüstriyel ürünlerin ticaretine aracılık etmek amacıyla İş Bankası Grubu tarafından kurulan Türkiye’nin en büyük endüstriyel pazaryeri platformu.

* İş Enerji; İş Bankası Grubu’nun sürdürülebilirlik yaklaşımının bir parçasını oluşturan “yeşil ekonomi” dönüşümüne katkı sağlamak amacıyla başta rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı entegre bir enerji portföyü oluşturmak, elektrik enerjisi üretimi ve ticareti alanında faaliyet göstermek üzere 2022’de kuruldu.

* İmece Mobil; 2019’da dijital tarım uygulaması olarak başlayan İmece Mobil, 2023’te sürdürülebilir ve verimli tarımsal üretim için bir platforma dönüştürülmek amacıyla, Bankanın %100 hissedarı olduğu Trakya Yatırım Holding çatısı altında “İmeceMobil Tarım Platformu Elektronik Hizmetler Ticaret Anonim Şirketi”ne dönüştürüldü.

YAPAY ZEKÂ…

Sektördeki teknolojik gelişmelerin ve yenilikçi çözümlerin temelini oluşturan yapay zekâ, üretken yapay zekâ, İş Bankası’nın da önemli yatırımlar yaptığı bir alan. Bu alandaki faaliyetlerini Yapay Zekâ Bölümü çatısı altında bankacılığın her alanına dokunmaya çalışan bir yaklaşımla yürüten Banka, en yeni teknolojileri takip ediyor ve uygulamaları bulut teknolojisine uygun olarak geliştiriyor.

Geliştirdiği ilk Türkçe Büyük Dil Modeli İşGPT ile bankacılık sektöründe üretken yapay zekâ alanında yerelleştirme örneği sergileyen Banka, çalışanların teknik yeteneklerini geliştirmek ve yeni nesil teknoloji uzmanları yetiştirmek amacıyla programlar düzenliyor, veri yönetimi ve güvenliği alanında yenilikler ve ürünler sunmaya devam ediyor.

İş Bankası’nın yapay zekâ vizyonu, teknolojiyi çalışanların yerine değil yanına konumlandırmayı ve müşteri odaklı hizmetler sunmayı hedefliyor.

GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİNE DESTEK

İş Bankası, girişimciliğe verilen her desteğin ve başarılı her bir girişimin esasında ülke ekonomisine ve istihdama katkı sağlamak olduğu yaklaşımıyla girişimcilik ekosistemini odaklandığı stratejik alanlardan biri olarak görüyor.

* Maxitech; Banka, 2016 yılında dünyada girişimcilik ekosisteminin en dinamik, en canlı yerlerinden biri olan ABD’de Silikon Vadisi’nde dünyadaki teknolojik trendleri yerinden takip etmek, iş ortaklarına yenilikçi çözümler sunmanın yanı sıra inovayon ve kurum içi girişimciliği de destekleyerek müşterilere ihtiyaçlarının ötesinde inovatif çözümler sunmak amacıyla Maxitech adlı bir şirket kurdu.

* Workup Girişimcilik Programı; Banka, 2017 yılında girişimcileri desteklemek üzere başlattığı Workup Girişimcilik Programını farklı dikeylerde çeşitlendirdi. Tarımda Workup Agri, oyun alanında Workup Gaming’in yanı sıra ülkemizdeki teknoloji tabanlı girişimlerin yurt dışına açılmalarına destek olmak üzere Workup Rise&LEAP ve başta afet teknolojileri olmak üzere BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamında teknolojik çözümler üreten etki girişimlerine yönelik Workup4Future ile programı genişletti.

GİRİŞİMCİLİK ŞUBELERİ & WORKUP ALANI

– Banka, farklı şube tasarımı ve özelleştirilmiş hizmet modeliyle geleneksel banka şubesinden ayrışan, girişimcilik ekosistemine hâkim, teknolojik girişimlerle aynı dili konuşan şube çalışanlarıyla hizmet verdiği Girişimcilik Şubeleri açtı.

Teknoloji tabanlı yeni nesil girişimleri, yatırım fonlarını, melek yatırımcıları ve ekosistemin diğer paydaşlarını hedefleyen girişimcilik şubelerinde Banka, girişimcilerin ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler sunuyor; ayrıca finans yönetimi, yatırım süreçleri, insan kaynakları ve dijital pazarlama gibi konularda iş birliği imkânlarının yanı sıra girişimcilik ekosistemine yönelik network desteği sağlıyor.

İlk girişimcilik şubesini İstanbul’da İş Kuleleri’nde 2021 yılında açan, ardından İzmir ve Ankara Girişimcilik Şubelerini ekosistemle buluşturan Banka, girişimcilik şubelerinin ülke genelinde yaygınlaşmasının bir sonraki adımını ise dijitalde planlıyor.

– İş Bankası, Haziran 2023’te İş Kuleleri’nde açtığı Workup Alanı ile girişimcilere Banka, iştirak ve grup şirketleri, fonları ve İstanbul Girişimcilik Şubesi ile aynı ortamda çalışma imkânı sunuyor.

Girişimcilik ekosistemine yatırım fonları aracılığıyla da destek veren Banka, 2018’de Maxis Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nu kurdu. Founder One ve Arya’nın ardından 2023’te Cumhuriyet’in 100. yılı armağanı olarak kurduğu 100. Yıl Girişim Sermayesi Fonu ile girişimcilere yönelik fon sayısını 4’e çıkardı.

Girişimcilere özel ürün ve hizmetlerle ihtiyaç odaklı çözümler sunmaya devam eden Banka, dünyada da ilk kez ücretsiz bulut kullanım hakkı sunan kredi kartı Maximiles Business Startup Kredi Kartı’nı girişimcilerle buluşturdu.

İzmir Bayındır Tarım İhtisas Şubesi

TARIM İHTİSAS ŞUBELERİ

Banka, odaklandığı stratejik alanlardan biri olan tarım alanında da verimlilik artışına ve sürdürülebilir üretime katkı sağlamak için tarımı, teknolojiyi ve finansı bir araya getirdiği Tarım İhtisas Şubeleri açıyor. İlk tarım şubesini 2022 yılında çiftçilerle buluşturan Banka, yenilikçi çözümler sunduğu şubeleri, tarım bankacılığı stratejisinin çiftçilere açılan yüzü olarak konumlandırıyor. Banka, geleneksel şubelerden farklı bir konspet ile tasarladığı Tarım İhtisas Şubelerinin sayısını 2024 yılında 55’e çıkarmayı hedefliyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TAAHHÜTLERİ VE HEDEFLERİ

Türkiye İş Bankası, ikinci yüz yılına girerken daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir gelecek için taahhütlerini net bir şekilde ortaya koyuyor.

* Banka, Net Sıfır Bankacılık Birliği taahhütleri kapsamında 2050 yılına kadar kredi portföyünü net sıfır hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi hedefliyor.

* Kredilerden kaynaklanan emisyonları azaltmak için karbon yoğun sektörlerden başlayarak sektörel karbonsuzlaşma hedeflerini 2030 yılına kadar; enerji üretiminde %61, çimentoda %21, demir-çelikte %10 emisyon yoğunluğu azaltımı olarak belirledi.

* Bankanın hedeflerinden biri de 2040 yılına kadar kömür ve kömürle ilişkili faaliyetlerin finansmanından çıkmak.

* Sürdürülebilirlik odaklı portföy gelişimi içinse 2026 yılına kadar 300 milyar TL tutarında sürdürülebilir finansman taahhüdü, 2028 yılına kadar girişimci kadınlara 100 milyar TL finansman sağlama hedefi bulunuyor.

İclal Rıza Ersin

EŞİTLİKÇİ YAKLAŞIM

Kuruluşundan bu yana daima eşitlikçi bir yaklaşım benimseyen İş Bankası, kadrolarında ilk yıllarından itibaren kadınlara yer verirken, sonraki dönemlerde şubeleri yaygınlaştırdıkça hemen hemen her şubede kadın çalışan istihdam etti.

Türk Bankacılığında ilk imza yetkilisi kadın, 1931 yılında İş Bankası Beyoğlu Şubesi çalışanı Hatice Refik Hanım oldu. 1928 yılında İş Bankası Ankara Merkez Şube’de muhasebe memuru olarak çalışan İclal Rıza Ersin, Atatürk’ün yükseköğrenim görmek üzere yurt dışına öğrenci gönderilmesi talimatı doğrultusunda Cenevre’ye gönderildi. 1953 yılında Türkiye’nin ilk kadın banka müdürü olarak İş Bankası Nişantaşı Şubesi’ne atanan İclal Rıza Ersin, aynı zamanda Türkiye’de iktisat doktoru unvanına sahip ilk kadın.

* Banka eşitlikçi yaklaşımını 2020 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Güçlenmesi Prensiplerinin (WEPs) imzacısı olarak pekiştirdi.

* 2022’de şirketlerin her seviyesinde toplumsal cinsiyet eşitliği dengesini iyileştirmeyi amaçlayan, yönetim kurullarında kadın temsiliyetini artırmak ve bunu sürdürmek misyonuyla çalışmalarını yürüten uluslararası bir inisiyatif olan %30 Kulübü’ne üye oldu. Aynı yıl toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarıyla Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksine de dâhil oldu.

* Mart 2023’de “Kadının Güçlenmesi Bildirgesi”ni yayımladı. Bildirge ile kadın işletmecilere 2028’e kadar 100 milyar TL tutarında finansman taahhüdüyle kadınların iktisadi yaşamda daha aktif olmalarına yönelik desteğini ortaya koydu.

* Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) yürütücülüğünde ve UN Women desteğiyle 2021 yılında “Girişimde Kadın Gücü” projesini hayata geçirdi.

* 8 Mart 2021 Dünya Kadınlar Gününde Borsa İstanbul’da yatırım dünyasına “İş Portföy İş’te Kadın Hisse Senedi Fonu”nu sundu. İş Portföy tarafından Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırma ve Uygulama Merkezi KOÇ-KAM ve Banka iş birliğiyle kurulan Fon, cinsiyet eşitliği temasına dayalı ilk fon olma özelliği taşıyor.

* 2022’de ARYA Kadın Yatırım Platformu ile kadın kurucu ortaklı startupların yatırıma erişimini sağlamak amacıyla tasarlanan ve Bankanın ana yatırımcısı olduğu ARYA GSYF, MAXIS bünyesinde kuruldu.

SOSYAL SORUMLULUK ÇALIŞMALARI

* 2005 yılından bu yana Türkiye Satranç Federasyonu’nu destekliyor.

* Kökeni 1939 Erzincan depremine dayanan Darüşşafaka ile birlikte 2008 yılında başlattığı “81 İlden 81 Öğrenci” projesini 6 Şubat deprem felaketleri sonrasında bölgedeki çocukların eğitimine katkı sunacak şekilde genişletti.

* 1971 yılından bu yana “Altın Gençler” uygulamasıyla her yıl üniversite giriş sınavında üstün başarı gösteren öğrencileri ödüllendiriyor.

* Koç Üniversitesi ile birlikte ülkemizin bilimsel ve akademik faaliyetlerine katkıda bulunmak, yapay zekâ alanında ileri düzeyde çalışmalar gerçekleştirmek üzere “Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi”ni kurdu.

* Yine Koç Üniversitesi ile birlikte enfeksiyon hastalıklarına karşı ilaç geliştirmek ve aşı ön çalışmalarının yanı sıra tanısal yöntemler, enfeksiyon kontrolü, halk sağılığı gibi alanlarda bilimsel çalışmalar yürütmek üzere “Enfeksiyon Hastalıkları Uygulama ve Araştırma Merkezi” kurdu.

* Tarım ve Orman Bakanlığı ile TEMA Vakfı iş birliğinde gerçekleştirdiği “81 İlde 81 Orman” projesiyle 81 ilde 1.500 hektarlık alana 2,2 milyon adet fidan dikildi.

* Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ile “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesini başlattı.

* Ülkemizde ilk kez kullanılan Deniz Kâşifi adlı glider cihazını denizlerimizdeki yaşama dair bilimsel ve akademik çalışmalara destek olmak amacıyla başta ODTÜ bünyesindeki Deniz Bilimleri Enstitüsü olmak üzere tüm akademi ve bilim dünyasının kullanımına sundu.

CUMHURİYETİN 100. YILINDA SOSYAL SORUMLULUK FAALİYETLERİ

Geçtiğimiz yıl Cumhuriyetin 100. yılı vesilesiyle pek çok etkinlik düzenleyen Banka, İstanbul’daki Türkiye İş Bankası Müzesi ve Ankara’daki İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nde “Yaşasın Cumhuriyet!” sergilerini ziyaretçilerle buluşturdu.

Uzun yıllar Beyoğlu Şubesi olarak hizmet veren tarihi binasını Resim Heykel Müzesi’ne dönüştüren İş Bankası, Cumhuriyetin 100. yaşının kutlandığı gün olan 29 Ekim 2023’te müzeyi ülkemize armağan olarak sanatseverlere açtı.

İş Bankası Kültür Yayınları’nın Cumhuriyet’in kuruluş dönemi ve 100 yıllık tarihine ilişkin kitaplardan oluşan özel bir “100. Yıl Serisi” hazırladığı 2023’te, Bankanın kültür-sanat faaliyetlerini yürüten İş Sanat Cumhuriyetin 100. yılına özel konserler düzenledi.

Ayrıca, Kasım ayında koşulan İstanbul Maratonu ile Nisan ayında koşulan İstanbul Yarı Maratonu’nun isim sponsorluğunu İş Bankası üstlendi.

BANKANIN 100. YILINA ÖZEL PROJELER

* Bilim Kuşağı Atölyeleri; Petrol Ofisi Grubu iş birliğiyle, çocukların deneyler yaparak temel bilimsel kavramlarla tanışmalarını, bilim ve teknolojiye duydukları ilgiyi ve merak duygularını artırmayı amaçlayan “Bilim Kuşağı Atölyeleri” projesiyle öncelikli olarak deprem bölgesinde ve diğer illerde ilk ve orta öğretim seviyesindeki devlet okullarında 2025 yılı sonuna kadar 750 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor.

* GençBizzTech; Genç Başarı Eğitim Vakfı iş birliğiyle bu yıl, devlet fen liselerinde öğrenim gören öğrencilerin teknoloji ve bilim odaklı iş fikirleri geliştirmelerine imkân tanımak; yaratıcılıklarını ve problem çözme yeteneklerini artırmalarına katkı sağlamak amacıyla “GençBizzTech Programı” hayata geçirildi. Programa 28 ildeki 49 fen lisesinden 352 girişim takım başvurdu.

* 100 Köye İnternet; Ocak ayı sonunda İşNet ile birlikte kırsal alanlarda internet erişimi sağlayarak, teknolojinin eğitimden ekonomiye her alanda sunduğu avantajların erişilebilirliğini artırmak üzere “100 Köye İnternet” projesi başlattı.

* Hatay’da okul yapımı; Hatay’da deprem felaketlerine maruz kalan öğrencilerin eğitimlerini sürdürmelerine katkıda bulunabilmek amacıyla depremin birinci yıldönümünde Valilik ile bir lise ve bir anaokulu yapımına ilişkin protokol imzaladı. Okullar, 2024-2025 eğitim-öğretim döneminde eğitim vermeye başlayacak.

* Bodrum Bale Festivali; Ülkemizin ilk ve tek bale festivali olan, Türkiye’den ve dünyadan başarılı dans topluluklarının renkli performanslar sahnelediği 3-22 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Banka, 21. Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nin ana sponsorluğunu üstlendi.

* Paris 2024 Olimpiyat Oyunları; 2022 yılından bu yana Paris Olimpiyat Oyunları için Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’ni destekleyen Banka, 26 Temmuz -11 Ağustos arasında düzenlenen Paris 2024 Olimpiyatları’nda ülkemizi temsil edecek Team Türkiye’ye yol arkadaşlığı yaptı.

* MATAM; Banka İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile birlikte, başta Marmara Bölgesi olmak üzere ülkemizdeki aktif fayların oluşturduğu tehlike ve risklere dair bilimsel çalışmalar yürüten “İTÜ Türkiye İş Bankası Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi”ni (MATAM) hayata geçirdi.

* “81 İlde 81 Orman”; Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliğiyle 2008-2017’de yapılan proje, yeniden hayata geçirildi. Ülkemizdeki ormanlık alanları çoğaltarak doğayı korumak ve toplumda çevre bilincini artırmak amacıyla 100. yıla özel olarak başlatılan projede 5 yıl içerisinde 2 milyon 200 bin fidan toprakla buluşturulacak.

* “Karneni Göster Kitabını Al”; Her yıl haziran ayında çocukların kitaplarla buluşturulduğu kampanya Bankanın 100. yılında 17. kez yapıldı. Çocuklar için bu yıl Bankamız tarihi ve iştiraklerinin çalışmalarının yanı sıra bankacılığa dair kavramların yer aldığı “Çocuklar Soruyor Tarih Dede ve Bilge Öğretmen Anlatıyor” ile çocuklara bilimi sevdirecek “Aklıma Bir Soru Geldi” kitapları hazırlandı.

* İstanbul Maratonu ve İstanbul Yarı Maratonu sponsorluğu; 45 yıl önce ilk defa gerçekleştirilen İstanbul Maratonu, günümüzde 100 bini aşkın sporseverin katılımıyla gerçekleştiriliyor. İş Bankası da, spora ve sporcuya verdiği önemi, Cumhuriyetimizin ve İş Bankası’nın arka arkaya gelen 100. yıl kutlamaları ile birleştirerek İstanbul Maratonu ve İstanbul Yarı Maratonu’na ismini verdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor İstanbul ile gerçekleştirilen iş birliğiyle ilk olarak 5 Kasım 2023’te Türkiye İş Bankası İstanbul Maratonu adını alan etkinlik, 2024’te de aynı adı taşımaya devam ediyor.

* Visa Cash App RB Formula One takımının isim sponsoru Visa ile iş birliği; İş Bankası, Visa Cash App RB Formula One takımının isim sponsoru Visa ile bir iş birliğine gitti. Eylül ayında İtalya’da gerçekleştirilecek yarışta İş Bankası logoları Visa Cash App RB Formula One aracında ve sürücü tulumlarında yer alacak. Böylece ilk defa bir Türk bankasının logosu bir araç üzerinde yer alacak.

* İş Sanat, 100. yıl kapanış konseri olarak 28 Mayıs’ta özel bir konser düzenledi. (Plácido Domingo, Murat Karahan ve Elena Stikhina “Gala Konseri”)

* 100. Yıl Bonosu, 26 Ağustos2024 vadeli Türkiye’nin ilk yeşil finansman bonosu olan “100. Yıl Bonosu” halka arz edildi.

İŞ BANKASI’NIN İLKLERİ

* Tasarruf alışkanlığını yaratmak ve yaygınlaştırmak amacıyla “İş Bankası Kumbarası”nı sundu.

* Günlük harcamalarda çek uygulamasını başlattı.

* Ülkemizde elektronik bankacılığın temellerini attı.

* İş Bankası’nın isimlendirdiği ve uygulamaya soktuğu Bankamatikler, ülkemizde ATM hizmetinin adı haline geldi.

* Yurt dışında ilk Türk banka şubelerini açtı.

* İlk yatırım hesabını hizmete sundu.

* İlk yatırım fonunu oluşturdu.

* Banka bünyesinde müşterilerin birikimlerini değerlendirmek üzere ilk menkul kıymet alım satımını düzenledi.

* İlk interaktif telefon bankacılığı hizmetini sağladı.

* 1997 yılında Türkiye’nin ilk internet şubesini kullanıma açtı.

* Kişisel bilgisayarı olmayan müşterilerin de internet bankacılığının olanaklarından yararlanabilmesi için Netmatikler’i piyasaya sundu.

* WAP ile bankacılık işlemlerini Türkiye’de ilk olarak cep telefonlarına taşıdı.

* Türkiye’nin ilk mobil bankacılık uygulaması İşCep’i kullanıma sundu.

* Türkiye’nin ilk QR kod kullanılan ödeme sistemi “Parakod”u müşterilerin hizmetine sundu.

* 2021 Yılında, ülkemizin ilk startup şubesi olan İstanbul Girişimcilik Şubesi, İş Kuleleri Binasında faaliyetine başladı.

* Startuplara özel ülkemizdeki ilk şirket kredi kartı olmanın yanında, dünyada ilk kez Amazon Web Services iş birliği ile ücretsiz bulut kullanım hakkı sunan kart Maximiles Business Startup Kart girişimcilere sunuldu.

(ANADOLU AJANSI)

ETİKETLER: banka, İş, İş Bankası, Tek, Tür