2 MUVAZZAF ASTSUBAY VE 6 MAHREM İMAM TUTUKLANDI!

Fetö’nün TSK’daki Kripto Yapılanması Operasyonu
Aydın’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) yeniden yapılanmasına ilişkin operasyonda gözaltına alınan 17 şüpheliden 8’i tutuklandı.
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ’nün TSK’daki kripto yapılanmasına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında Aydın merkezli 9 ilde gözaltına alınan 17 şüpheli, işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi.
Savcılıktaki sorgularının ardından mahkemeye sevk edilen zanlılardan 6 “mahrem imam” ile 2 muvazzaf astsubay tutuklandı, diğerleri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Operasyon
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 30 Mayıs’ta Aydın merkezli İstanbul, Şırnak, Van, Isparta, Çanakkale, Bingöl, Malatya ve Sivas’ta eş zamanlı operasyon düzenlemiş, operasyonda 8 muvazzaf asker ile 7 “mahrem imam” gözaltına alınmış, devam eden çalışmalarda 2 muvazzaf asker daha gözaltına alınmıştı.
Örgüte yeni atandığı tespit edilen “mahrem imam”ların, TSK içerisindeki FETÖ mensubu astsubaylarla ankesörlü telefonla iletişime geçtiği, “Ben dayın, geldim.” diyerek buluşacakları adresin yerini söyleyip telefonu kapattığı, buluşma yerine geldiklerinde “mahrem imam” ve örgüt üyesi askerin birbiriyle kesinlikle konuşmadığı, yaklaşık 100 metre uzaklıktan göz hareketleriyle iletişim kurup görüşecekleri adrese doğru hareket ettikleri belirlenmişti.
Görüşecekleri örgüt evinin buluşma yerine yakın olması halinde “mahrem imam” ile örgüt üyesi askerin arka arkaya yürüyüp eve girdikleri, uzak olması halinde ise araç takibiyle eve gittikleri, buluştukları evde çok uzun kalmadıkları ve aynı evde bir daha görüşmedikleri tespit edilmişti.
***
Jandarma Genel Komutanlığı Davası
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı’ndaki eylemlerle ilgili 243 kişinin yargılandığı davada sanık savunması alındı.
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sanık eski astsubay Salim Keskin hakim karşısına çıktı.
Keskin, olay tarihinde Jandarma Kriminal Daire Başkanlığında astsubay rütbesinde görev yaptığını söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz’da eşiyle yemekte olduğu sırada, uçakların alçaktan uçmaya başladığını belirten Keskin, İstanbul’daki köprülerin askerler tarafından kapatıldığına ilişkin haberleri gördüğünü anlattı.
Eşini daha güvenli bir yere götürmek için restorandan ayrıldıklarını ifade eden Keskin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınlarından geçerken toplanan insanların dikkatini çektiğini söyledi.
Bunun üzerine araçtan inerek kalabalığın olduğu yere gittiğini belirten Keskin, görüştüğü kişilerden darbe girişimi olduğunu öğrendiğini aktardı.
Külliye tarafından silah seslerinin geldiğini dile getiren Keskin, bu esnada vatandaşların Jandarma Genel Komutanlığına ilerleyen 2 zırhlı aracı engellemeye çalıştığını ifade etti.
Daha sonra bir helikopterin vatandaşların da bulunduğu Jandarma Genel Komutanlığı nizamiyesi önüne ateş açtığını anlatan Keskin, boynuna isabet eden şarapnel parçası nedeniyle yaralandığını söyledi.
Olay yerinde bayıldığını, kendisine geldiğinde bir polisin yarasına tampon yaptığını belirten Keskin, daha sonra ambulansla hastaneye götürüldüğünü dile getirdi.
Götürüldüğü hastanede çok sayıda yaralının bulunduğunu aktaran Keskin, yaşadıklarını hastane polisine anlattığını belirtti.
FETÖ üyesi olmadığını, suçsuz olduğunu iddia eden Keskin, beraatini istedi.
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Keskin, olay gecesi Jandarma Genel Komutanlığına gelip cephanelikte silah aldığına ilişkin dosyadaki görüntülerini kabul etmedi.
Duruşmaya 11 Haziran Pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.
***
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki Eylemlere İlişkin Dava
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki eylemlere ilişkin davada, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor’un da bulunduğu 521 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi’ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Muhafız Alayı Köşk Muhafız Komando Birliği Harekat ve Eğitim Subayı sanık eski binbaşı Murat Şahin savunma yaptı.
Şahin, darbe teşebbüsünden 15 Temmuz öncesi bilgisi bulunmadığını, o gece polis ve halkla karşı karşıya gelmediğini savunarak, suçlamaları reddetti.
Muhafız Alayına 27 Haziran’da katıldığını belirten Şahin, 1-10 Temmuz’da izinli olduğunu, 11 Temmuz’da sabah hastaneye gittiğini ve öğleden sonra da Külliye’de mesai yaptığını anlattı.
Şahin, 13 Temmuz’da alaya gittiğini, binbaşı Osman Koltarla’nın 14-15-16-17 Temmuz’da herhangi bir gün alarm eğitimi yapılacağını söylediğini belirterek, gerekli hazırlıkların yapılmasını emrettiğini kaydetti.
Alarm eğitiminin daha sonra alarm tatbikatına dönüştüğünü ifade eden Şahin, 14 Temmuz’da Koltarla’nın haberleşmeyle alakalı bir prova yapmasını söylemesi üzerine, bu emri yerine getirdiğini dile getirdi.
15 Temmuz’da mesaiden ayrıldıktan sonra Osman Koltarla’dan alarm tatbikat emri geldiğini, bunun üzerine saat 21.00-21.30 gibi alaya geçtiğini aktaran Şahin, MP5 silah, şarjör ve mühimmat yeleği aldığını bildirdi.
Şahin, personelin içtima alanında toplandığını ve saat 22.15 civarı Koltarla’ya tekmil verdiğini anlatarak, onun da teşekkür edip alay komutanına haber vermek üzere alandan ayrıldığını, giderken de alay komutanı gelmediği takdirde tatbikatın biteceğini ifade ettiğini kaydetti.
“IŞİD, devlet kurumlarını saldırı yapacak”
Alay komutanı ile görüşen Koltarla’nın, “Durumda değişiklik var. IŞİD’in devlet kurumlarına saldırı yapacağına yönelik istihbarat var. Bunu alay komutanı söyledi. Sinyal takibi yapılabileceğinden telefonlar da toplansın.” dediğini öne süren Şahin, birlik komutanının emri üzerine kendisinin telefonunu bırakmadığını iddia etti.
Telefonunu açıp haberlere baktığını, “İstanbul’da terör alarmı”, “Boğaz köprüsü ulaşıma kapatılıyor”, “Atatürk Havalimanı uçuşlara kapatılıyor” gibi başlıklar gördüğünü savunan Şahin, sonrasında şarjının bitmemesi için telefonu kapattığını ileri sürdü.
Şahin, saat 23.45 civarı birlik komutanının habercisinin gelip komutanın taş kapıya çağırdığını söylemesi üzerine buraya gittiğini belirterek, “Osman Koltarla, ‘Sancak anons yapıyor. Sıkıyönetim ilan edildi. TSK yönetim el koymuş’ dedi. ‘Emin misiniz’ dedik. ‘Anons öyle geldi’ dedi.” şeklinde konuştu.
O sırada subay ve astsubayların da arkadan geldiğini anlatan Şahin, Osman Koltarla’nın onlara ve sonrasında birliğe de bunları söylediğini kaydetti.
Şahin, uğultular üzerine Koltarla’nın, durumu tam bilmediğini, netleştirmeye çalıştığını, kanun ve nizamlar çerçevesinde hareket edeceklerini ifade ettiğini öne sürdü.
“Yaralıları tahliye edin, takviye edin”
Koltarla’nın Külliye’deki yüzbaşı Emre Bilyaz ile de görüştüğünü, ondan da silah sesleri geldiğini ve emniyeti arttırdıklarını öğrendiğini belirten Şahin, yazlık bahçe civarında alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış’ın, Osman Koltarla’nın yanına gelerek, “IŞİD devlet kurumlarına saldırıyor. Sizden önce TRT’ye gönderdiğim birliğin yaralıları var. Gidip yaralıları tahliye edin, takviye edin” dediğini savundu.
Şahin, Koltarla’nın da “Komutanım, bana komutanlarımızla ilgili söyleyeceğiniz bir şey var mı?” diye sorduğunu, alay komutanının da “Yok. Ne olacak ki?” diye karşılık verdiğini öne sürerek, peşinden de ‘Hadi bak, personeli bir an önce bindirin.” diye emrettiğini ifade etti.
Koltarla’nın da araçlara binme emri verdiğini belirten Şahin, astsubay Mustafa Samur’un da “Yaralı varsa olay yerine niye gidiyoruz?” demesi üzerine, kendisinin de “Doğru, en yakın emniyetli yere gitmemiz lazım.” karşılığını verdiğini dile getirdi.
Şahin, birlik komutanı binbaşı Koltarla’nın da alay komutanı albay Barış’a “Benim görev yerim Külliye. Saldırı varsa neden Külliye’ye gitmiyorum.” dediğini, Barış’ın da “Ya Osman, ben sana saldırı var diyorum, sen Külliye diyorsun.” ifadeleriyle çıkıştığını öne sürdü.
Sonrasında araçlara binildiğini ve Koltarla ile konuştuktan sonra TRT yakınındaki MSB lojmanlarına gittiklerini aktaran Şahin, lojman içindeyken birlik komutanı Koltarlı’nın telefonunun çaldığını, “Bak bakalım ne istiyor?” diyerek telefona bakmasını emrettiğini aktardı.
“Süratle TRT nizamiyesine gelin”
Şahin, “Telefonu açtım. ‘Buyurun, ben Murat’ dedim. Karşımdaki ‘Sen kimsin, ben Tanju albay. Osman nerede?’ dedi. ‘Birlik komutanı meşgul, buyurun, ben dinliyorum’ dedim. Bana, ‘Buradaki birliğin yaralıları var. Hastaneye göndermemiz lazım. Süratle TRT nizamiyesine gelin’ dedi. Daha sonra kapattım.” ifadelerini kullandı.
Koltarla’ya sorduğunda arayan kişinin eski alay komutanı Tanju Poshor olduğunu öğrendiğini anlatan Şahin, birlik komutanının daha sonra “Allahım, doğru karar vermeme yardım et, bu kadar insanın sorumluluğu var bir tarafta da yaralılar var.” diyerek TRT tarafına gitmek için tellerden atladığını öne sürdü.
Şahin, “Komutanım nereye gidiyorsunuz? Beni birlikte tanıyan yok, size ihtiyaç olur. Ben gideyim.” diyerek tellerden atladığını, peşinden astsubaylar Mustafa Samur ve Özden Ünal’ın da atlayıp geldiğini bildirdi.
Amaçlarının yaralıları tahliye etmek olduğunu savunan Şahin, TRT nizamiyesine yaklaştıklarında silah seslerini duyduklarını anlattı. Şahin, hat şeklinde, silahlarının namlusu havaya dönük bir grup asker gördüğünü, onlara yaralıların nerede olduğunu sorduğunu, ancak bu askerlerin kendisini duymadığını iddia etti.
Daha sonra yol üzerinde bir uzman çavuş gördüğünü, ona da sorduğunu belirten Şahin, uzman çavuşun da “Ambulansın orada.” karşılığını verdiğini bildirdi.
Şahin, başını çevirdiğinde ambulansı kreş binası yakınında gördüğünü ifade ederek, yanına gittiği askeri ambulansın kapısının açık olduğunu, karnından yaralı birinin yattığını, iki kişinin de kenarda oturduğunu anlattı.
TRT’de bulunan yüzbaşı Recep Karabayır ile konuştuğunda bu kişilerin kobra helikopterin açtığı ateş sonucu yaralandığını öğrendiğini dile getiren Şahin, ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yaralı daha getirildiğini söyledi.
“Helikopter yanlışlıkla askere attı”
Şahin, albay rütbeli bir kişinin “Helikopter yanlışlıkla askere attı. Sonra düzeltip dışarı attı.” dediğini belirterek, o sırada arkasındaki astsubay Samur’un, “Poshor bu” dediğini ifade etti.
Şahin, şöyle konuştu:
“Bana ‘Birliği neden getirmediniz. Hemen nizamiyeyi takviye edin’ dedi. Ben de ‘Yol kapalı, halk var’ dedim. ‘Halk dediğin 25-30 kişi, dağıtın. Nizamiyeyi takviye edin’ dedi. Amirim değil, beni halkın önüne gönderiyor. Hem kanunsuz hem suç teşkil edecek. Gayrı ihtiyarı Ekrem yarbayı sordum. Ekrem Işık’ı göremeyince, ‘Biz yaralılar için gelmiştik, yaralıları tel örgüden alabiliriz’ dedim. O da bana ‘Osman’a söyle hemen nizamiyeyi takviye edin’ dedi. Ben de ‘Bize verilen emir bu değil, oraya gitmiyorum. Biz geri dönüyoruz.’ dedim. Albay sinirlendi. Ambulansın önüne geçti. Recep yüzbaşıya da ‘Sen de bin’ dedi. O da bindi. Ambulansa binerken bana tekrar ‘Hemen nizamiyeyi takviye edin, ambulansa yol açın.’ dedi. O sırada ambulans manevra yapmaya başladı.”
Nizamiyedeki askerlere komutanın kimde olduğunu sorduğunda “Komuta yok.” diye cevap aldığını anlatan Şahin, oradaki askerlerden üç kişinin de kendileriyle lojmana döndüğünü kaydetti.
Döndüklerinde tellerin yaralıların taşınması için açıldığını gördüklerini bildiren Şahin, birlik komutanını da gördüğünü, orada kanunsuz şeyler yaşandığını söylediğini aktardı.
Şahin, Osman binbaşının da diğerlerine, kanunsuz şeyler olduğunu dile getirerek, “Gidiyoruz” dediğini vurguladı.
Alaya 04.30 civarında döndüklerini dile getiren Şahin, döndükten hemen sonra Osman Koltarla’nın emriyle yanına aldığı bir grup askerle nöbetçi amir, binbaşı Haydar Aktaş’ı alay binasında derdest ettiğini söyledi.
Muhsin Kutsi Barış’ın da Aktaş’ın bağırışları üzerine makamından çıktığını ifade eden Şahin, bırakılmasını istediğini öne sürdü.
Şahin, daha sonra alay binasına yarbaylar Ahmet Hatip, İlker Yazır, Niyazi Dereli ve sonra da binbaşı Osman Koltarla’nın geldiğini, emir üzerine Muhsin Kutsi Barış’ın da derdest edildiğini kaydetti.
Darbe girişiminin ardından 22 Temmuz’da gözaltına alındığını anlatan Şahin, FETÖ ile bir bağının bulunmadığını savundu ve tahliyesini talep etti.
Duruşma, yarına ertelendi.