Dolar 39,0305
Euro 44,3083
Altın 4.177,87
BİST 9.468,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 29°C
Parçalı Bulutlu
Ankara
29°C
Parçalı Bulutlu
Cts 28°C
Paz 31°C
Pts 26°C
Sal 23°C

MİLLETVEKİLİ MURAT BAKAN’DAN ÖNEMLİ KONUŞMA!

MİLLETVEKİLİ MURAT BAKAN’DAN ÖNEMLİ KONUŞMA!
11 Aralık 2016 22:28
331

 

 

CHP İzmir Milletvekili Murat BAKAN, 2017 yılı Bütçe konuşmasında astsubayların, uzman jandarmaların ve uzman erbaşların sorunları, özlük hakları ve diğer konularda Meclis Kürsüsünden önemli bir konuşma yaptı. 

 

 

 

İŞTE O KONUŞMA

 

 

 

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. 

 

Olağanüstü durumlar olağanüstü tedbirleri de gerektirir. İçinden geçtiğimiz günler de takdir edersiniz ki olağanüstü günler. Ancak bu tedbirleri alırken demokrasi ve güvenlik dengesini iyi korumak zorundasınız. Eğer bu dengeyi koruyamaz, aşırı güvenlikçi bir tavır sergilerseniz, o darbeye karşı parlamenter demokrasiyi korumak için tankların önüne yatan şehitlerimizin aziz hatırasına saygısızlık etmiş olduğunuz gibi, demokrasiyi ortadan kaldırmış olursunuz. Bugün yaşanan tam da budur.

 

 

Kanun hükmünde kararnamelerle devlette yapısal değişiklikler yapmaya başladınız. Bunlardan en önemlilerinden birisi de Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenliktir. “Sivilleştireceğiz.” dediniz ve İçişleri Bakanlığına bağladınız. Üzerinde düşünmeden, İçişleri ve Millî Savunma Komisyonunda tartışmadan yapılan bu değişiklik Jandarma ve Sahil Güvenlikte ciddi yapısal sorunlar ortaya çıkarmıştır.

 

 

Aylar geçmesine rağmen sistem kurulamamıştır. Jandarmanın özlük haklarının emsali Türk Silahlı Kuvvetleri personeline göre yürütülmesi doğrudur, ancak disiplin işlemleri bakımından Emniyet Disiplin Tüzüğü’ne göre yürütülmesi işleri karmakarışık hâle getirmiştir.

 

 

Jandarma, yargılanırken sivil, çalışırken asker, disiplin söz konusu olduğunda Emniyet personelidir. 

 

 

Değerli arkadaşlar, jandarma, görev zorluğu bakımından genel kolluk kuvvetleri içerisinde 1’inci sıradadır.

 

 

Ne demek görev zorluğu bakımından 1’inci sırada olmak, bunu açayım: Görev yaptığı yerlerin mahrumiyet alanları olması demektir. Yalçın dağlarda, kuş uçmaz kervan geçmez bozkırlarda, en basit sosyal olanaklardan yoksun yerlerde vatan aşkıyla görev yapması demektir. Ardı arkası kesilmeyen tayinler demektir. Eşini ve çocuğunu evde bırakıp evine dönememe, ailesini yeniden görememe ihtimalini bilerek nöbete, operasyona gitmek demektir. Çocukların eğitim yaşamlarını dört beş farklı şehirde geçirmesi demektir. Bir kente kök salamamak, o kentte kalıcı dostluklar elde edememek demektir. Bazen çocuğunun doğumunu görememek, bazen çocuğunun mezuniyetini izleyememek demektir. Her an kendisinin ya da silah arkadaşlarının şehit olabileceğini bilmek ve o hâletiruhiyeyle yaşamak demektir.

 

Değerli arkadaşlar, jandarma astsubayının, uzman jandarmanın, uzman erbaşın ciddi sıkıntıları var, personel arasında vicdanı rahatsız eden ciddi farklılıklar var, bunlardan bahsedeyim kısaca: Jandarma astsubayının 9’a 2, lisans mezunlarının 8’inci dereceden göreve başlatılması gerekir.

 

 

Adaletsizliğin giderilmesi için 1’in 4’ündeki astsubayların 3.600 olan ek göstergesi değiştirilmelidir. Sadece üst subaylara ödenen 7 farklı tazminattan astsubaylar yararlanamamaktadır; bu konu Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının istişaresiyle, her iki bakanlığın istişaresiyle çözülmelidir. 

 

İç güvenlik personeli 21 bin civarında uzman jandarma bulunmaktadır; bunların yüzde 80’i yüksekokul, fakülte mezunudur. Subayın, astsubayın okulu hizmetten sayılırken uzman jandarmanın okulu hizmetten sayılmamaktadır. Kendileri “borçlanalım” dedikleri hâlde bu borçlanmaları yapamamaktadırlar. Uzman jandarmalar 3.600 ek gösterge talep etmektedir. 

 

Yüzde 80’i astsubay kadrosunda çalıştırılan uzman jandarmaların, daha önce uzatmalı çavuşlarda olduğu gibi, bir plan dâhilinde ve gerekli kursları alarak bir üst statü olan astsubay statüsüne geçirilmesi onların sorunlarına kökten çözüm olacaktır. 

 

Sözleşmeyle çalışan uzman erbaşın iş güvencesi yoktur. Uzman erbaşlara kadro verilmeli ve üniformalarıyla emekli olmaları sağlanmalıdır.

 

 

Uzman erbaş hasta olduğu hâlde doktora gitmek istemiyor. Niye? Çünkü “Sözleşmem feshedilecek.” diye düşünüyor. Şehit olması mümkün ama hasta olması mümkün değil, böyle bir grup uzman erbaşlar. Disiplin cezası alsa sözleşmesi fesholacak, amir tahakkümüne yol açıyor. Jandarmada ast personelin lojman almasındaki eşitsizlik giderilmelidir.

 

Geçenlerde bir haber okuduk, internette yayıldı: Türk Silahlı Kuvvetlerinde ve İçişleri Bakanlığında –Sayın Bakan, size söylüyorum- uydudan bakıldığında güvenlik personelinin görülmeyeceği nanoteknoloji üniformalar giydirilecekmiş. Sayın Bakan, astsubaya giydirmenize gerek yok, uzman jandarmaya, uzman erbaşa giydirmenize gerek yok; zaten görmüyorsunuz onları yaşarken, şehit olunca hatırlıyoruz. Ondan sonra bu Mecliste konuşuyoruz “Şehit cenazesine kim gitti, kim gitmedi?” Yaşarken kıymetini bilin, yaşarken görün.

 

Değerli arkadaşlar, bu sorunlar kahramanlık üzerine hamasi nutuklarla çözülmüyor. Kahramanlık, vatan toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’ni Orta Doğu çöllerinde sağa sola kaçırmak değildir; İsrail’e meydan okuyup, 20 milyonu alıp davadan vazgeçmek hiç değildir;

 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devlet olarak tanınmasını sağlayan Lozan’a laf edip 18 adamıza Yunan bayrağı çekilmesine göz yummak değildir; bir gün Suriye’ye “Esad’ın zulmüne son vermek için girdik.” deyip ertesi gün “Terörle mücadele için girdik.” demek değildir.

 

 

Kimdir kahraman, arkadaşlar, biliyor musunuz?

 

 

İkinci Dünya Savaşı’nda ülkemizi savaşın dışında tutarak çocukları babasız, babaları anneleri evlatsız bırakmayan İsmet İnönü’dür kahraman.

 

Yugoslavya’da Hitler faşizmine direnen, savaş sonrası birçok etnik ve dinsel yapıyı bir arada, kardeşçe yaşatan Tito’dur kahraman.

 

“Vietkonglar bana hiç kötülük yapmadılar ki, niye onlarla savaşayım?” diyen ve bunun için cezaevinde yatan Muhammed Ali’dir kahraman.

 

Okyanustaki bir adayı baskı ve zulümle yöneten diktatörü devirerek emperyalizmin elinden kurtaran Küba’nın Che’si Fidel’idir kahraman. En büyük gücün sevgi olduğuna inanan ve şiddete karşı sevgiyi silah olarak kullanan Hindistan’ın Gandi’sidir kahraman.

 

Kıbrıs’a özgürlük ve barış götüren Karaoğlan’dır kahraman. Demokrasisini korumak için tankın önüne yatan halkımız, darbeye karşı yekvücut olan bu Gazi Meclisimizdir kahraman. Vatan sevgisiyle bizlerin çocukları özgürce yaşayabilsin diye kendi çocuğunun yetim olmasını göze alan Jandarmadır kahraman. Çaresizlik içinde azgın denizlere açılan göçmenleri kurtaran Sahil Güvenlik personelidir kahraman.

 

Dağılmış, işgal altındaki Osmanlı topraklarından Türkiye Cumhuriyeti gibi çağdaş, laik bir devlet çıkaran, “Yurtta barış, dünyada barış.” diyerek barış yapmasını da bilen, bilge önderimiz, ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür kahraman.

 

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.