Kıbrıs Harekatı’ndaki olayın şahidi anlattı! Serçe, düşen helikopteri nasıl kurtardı?
Eski Çumra Kaymakamı Yaşar Yaycı, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında yaşanan olayları ve halkın orduya olan desteğini paylaştı. Yaycı, harekat esnasında gerçekleşen mucizevi olayları anlattı.
-
Haber7 – ÖZEL
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü coşkuyla kutlanırken dönemin şahitlerinden Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın 83 yaşındaki babası Çumra Kaymakamı Yaşar Yaycı, Haber7‘ye konuştu.
Harekatın toplanma ve dağıtım yeri olarak seçilen Konya’nın Çumra ilçesinde yaşadıklarını anlatan eski Kaymakam Yaşar Yaycı, perde arkasındaki gizli kahramanları ve yaşanan mucizevi olayları anlattı.
YAŞAR YAYCI: BİZE EMİR GELDİ
Genelkurmay Başkanlığı’ndan emir geldiğini ve Çumra’nın dağıtım ve toplanma alanı olarak seçildiğini kaydeden Yaşar Yaycı, kaymakam olarak birlikleri karşıladığını kaydetti. Yaşar Yaycı, “Gelen birlikler Çumra’da bir meydanlıkta toplanacak ve bir gece kalacaktı. ‘Siz karşılayın uğurlayın’ şeklinde bize emirler geldi. Yunanistan’ın saldırma ihtimaline karşı Trakya sınırına sevk edileceği söylendi.” dedi.
HALK COŞKUYLA KARŞILADI
Tabur komutanını karşılamaya müftü ve jandarma komutanıyla gittiğini ifade eden Yaycı, halkın da birlikleri sevinçle karşıladığını vurguladı. Harp kıyafeti giyen askerlerin rütbelerinin olmadığını söyleyen Yaşar Yaycı, “Halk askerin konaklayacağını öğrenince davullar ve zurnalar çalmaya başladı. Akşam geç vakit Bolu Komando Taburu Sabri Paşa başkanlığında gelen askerler konaklama yerine konakladı. Gelen paşaya, ‘Hoşgeldiniz paşam’ dedim ve kendimi tanıttım.” dedi.
TEHDİT MEKTUBUNU HATIRLATTI, “ARTIK GERİ DÖNÜŞÜ YOK” CEVABINI ALDI
Komutana Amerika’nın tehdit mektubunu hatırlattığını ifade eden Yaycı, “O zaman Kıbrıs’a harekat gündeme gelince Johnson’ın yazdığı mektup aklıma geldi. Paşa ‘Yarın inşallah Kıbrıs’ta olacağız.’ dedi. Ben de dedim ki, ‘Paşam bunun geri dönüşü olur mu? Johnson mektup yazmıştı.’ Dedi ki, ‘Bunun artık geri dönüşü yok. Yarın Kıbrıs’tayız. Eğer sağ çıkarsam, dönüşte kahveni içerim.’ dedi. Böylece sabahleyin yola çıktılar.” dedi.
O KADAR ÇOK GÖNDERDİLER Kİ ÇOBAN TUTMAK ZORUNDA KALDIM
Harekat sırasında halkın akın akın yardım getirdiğini belirten Yaycı, “Devletin talimatıyla orduya yardım toplanıyordu. Halk akın akın yardıma geldi. Binlerce keçi, koyun getirdi. O kadar fazlaydı ki çobanlar tuttum. Harekat bittikten sonra 2 bin küsür elimizde kaldı. Bunları Et ve Balık Kurumu’na sattık. O kadar çoktu. Kavunlar, karpuzlar, meyveler, sebzeler… Dolduruyor halk.” diye konuştu.
OTOBÜSÇÜ İKİ TORBA ANAHTARLA GELDİ, CADDELER OTOBÜSLERLE DOLDU
Yunan sınırına sevk edilecek askerler için otobüs lazım olduğunu ve o dönem Çumra Seyahat’in sahibinin otobüsleri seferber ettiğini kaydeden Yaycı, “Asker sevki için otobüs gerekiyordu. Çumra Seyahat’in başkanını çağırdım ve Yunan sınırına asker sevk edeceğimizi söyledim. Başkan, ‘Baş üstüne efendim!’ dedi. Bir süre sonra yönetim kuruluyla elinde iki torba geldi. Torbaların içinde tüm otobüslerin anahtarları vardı. ‘Otobüslerin şoförleri de başında, anahtarlar da burada, emirlerimizi bekliyorlar. İstediğiniz yere gönderebilirsiniz.’ dedi. Ücretlerini harekattan sonra ödeyeceğimizi söyledim. ‘Ücretin ne önemi var. Biz hiçbir ücret talep etmiyoruz. Benzini de her şeyi de bizden. Yeter ki, vatan sağolsun!’ dedi. Bütün caddeler otobüslerle doldu. Tabii, gözlerimizin yaşarmaması mümkün değil.” ifadelerinde bulundu.
GÖNÜLLÜ OLMAK İÇİN GELEN YAŞLILARI BÖYLE TESKİN ETTİM
Halkın gönüllü askerlik için akın akın geldiğini kaydeden Yaycı, yaşlıları ise bir deftere isimlerini yazdırarak teskin ettiğini söyledi.
Yaycı, yaşadıklarını söyle anlattı:
“Köylere asker sevk edeceğimizi ve belirli doğumluların sabah sekizde hazır olmalarını söyledik. Gece uyumak mümkün değil. Gece 01.00-02.00 sıralarında bir yaşlı amca yanında bir gençle geldi. ‘Buyur amca’ dedim. Dedi ki, ‘Devlet asker istiyor. Benim yaşım müsait değil. Bak oğlumu getirdim. Oğlum sana emanet, vatana helal olsun.’ Daha sonra yaşlılar gönüllü olarak akın akın gelmeye başladı, ‘Biz de askere gideceğiz.’ Yaşlıları teskin etmek için askerlik şubesine talimat verdim, ‘Bir defter açın. Herkesin adını kaydedin. ‘Askerlik şubesine kaydınızı yaptırıyoruz, deyin’ dedim.’ ‘Biz de gideceğiz’ diyorlar çünkü. Çumra halkını görüyor musunuz? Allah onlardan razı olsun.”
DÜŞEN HELİKOPTER SERÇE SAYESİNE KURTULDU
Müftüyü de yanına alarak yardımları kamyonlara yükletip birliklerin bulunduğu Mersin’in Ovacık’a götürdüğünü belirten Yaycı, komutanların kendisine harekat ile ilgili bilgi verdiğini anlattı.
Ovacık’a vardığında kendisini tanıyan askerlerle görüştüğünü söyleyen Yaycı, “Şimdi size olmuş bir olayı anlatıyorum” diyerek şöyle konuştu:
“Ovacık’a gittiğimde birinci harekat bitmişti. Asker oraya toplanmıştı. O gece ağırladığım komutanlarla çadıra girdik ve onlar bana brifing verdi. Harita üzerinden göstererek bana dediler ki; ‘Biz 70 helikopter havalanacağız. Askerleri isim isim 10’ar kişi helikopterlere yerleştireceğiz. ‘Helikopter havalanmaya hazırdır’ diyerek birlik komutanı geldi. Ben de denetlemeye çıktım. Baktım ki birinci helikopter 10 kişi olması lazımken 20 kişi var. Ötekilerine geçtim; 15 kişi var, 30 kişi var, 20 kişi var… 20. helikopterden sonrakiler az, daha sondakiler ise boş. ‘Eyvah dedim, Türk milleti askerden kaçıyor’ diye beynimden vurulmuşa döndüm. İlk helikopterdeki askerlere döndüm, ‘Oğlum sen hangi helikopterdesin?’ dedim, ’26. veya 27. helikopterdeyim’ dedi. ‘Burada ne geziyorsunuz?’ diye sordum. ‘Komutanım, emir gelirse ilk helikopterler gider, durun emri gelirse biz gidemeyiz. Bir an evvel savaşa gidelim’ diye bindik.’ dedi. Dedim ki, ‘Oğlum bundan sonra artık geri dönüşü yok. Herkes helikopterine binsin.’ Gözlerimiz doldu o sırada. Böylece 70 helikoptere bindik.’ Komutan anlatmaya devam etti; ‘Beşparmak Dağları’na geldik. Alev fışkırıyor, alev. Rumlar mevzilenmiş, taret ve top mermileriyle ateş ediyorlar. Bu ateşin içerisine inme emri verdim. 70 helikopter bu ateşin içerisine askeri indirdik. Atılan top ve taret mermileri helikopterlerimizin 5 metre gerisine düşüyor. Hiçbir helikopterimiz isabet almadı. Allah ile bizimle beraberdi. İlk şehitleri de mevzilerde verdik. Askeri indirdik, son harekatı yaptık, Ovacak’a dönüyoruz. Bir helikopterimizden anons geldi, ‘Komutanım, benzin kaybediyorum, vuruldum’ dedi. Bir taret mermisi isabet etmiş, denizin ortasındayız. Pilot, ‘Komutanım, yapacak bir şey yok, hakkınızı helal edin, biz düşüyoruz.’ dedi. Biz diğer helikopterlerle döndük. Baktık ki, vurulan helikopterimiz de geldi. Hayretler içerisinde kaldık.’ dedi.”
BANA O HELİKOPTERİ GÖSTERDİLER
Komutanların kendisine vurulan helikopteri gösterdiğini belirteen Yaycı, devamında şunları söyledi:
“Bana gösterdiklerinde 70 helikopter ve pilotlar da oradaydı. Devamını pilot anlattı; ‘Denizin ortasında benzin kaybetmeye başladık. Düşeceğimizi anladık. Bir süre sonra düşme kesildi. Hayret ettik.’ ‘Ne oldu?’ diye sordum. Bana gösterdiler o kurşun deliğini. Bir serçe gelmiş, o taret mermisinin açtığı deliğe girmiş ve orada ezilmiş. Dolayısıyla helikopterin benzin kaybını önlemiş. Ben gözümle gördüm bunu. Bu, bizlere Allah’ın büyük yardımı.”
ALLAH BU MİLLETE YARDIM EDİYOR
Ovacık’taki askeri birliklere de yardım yağdığını ve harekat sırasında belirten Yaycı, “Allah, Çumra halkından, Konya halkından ve bütün milletimizden razı olsun. O dönem olağanüstü şeyler yaşadık. Bunlar tevatür değil. Kıbrıs çok şükür bizimdir, bundan sonra da hiçbir güç elimizden alamaz. Allah bu millete yardım ediyor, koruyor.” diye konuştu.