İLK KEZ BİR PAŞANIN AĞZINDAN DUYULAN SÖZLER
Emekli Koramiral’den Deniz Gezmiş itirafı
Emekli Koramiral Atilla Kıyat’ın 2011 yılında Radikal gazetesine verdiği demeçte vicdani ret ve internet andıcı davasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İŞTE O AÇIKLAMALAR:
İşte Kıyat’ın açıklamaları:
DOKUNULMAYAN SİVİLLERDİR
Birisine darbe planı, diğerine şike yapma iddiasından dokunuldu. “Nasıl oldu da Fenerbahçe Orduevi ve Fenerbahçe’ye dokunuldu?” ‘Pimi çekilmiş soru’nun en doğru muhatabı her ikisinin de ‘üniforması’nı giymiş emekli Koramiral ve eski Fenerbahçe yöneticisi Atilla Kıyat olabilirdi… “İsim benzerliği dışında olaylarda bir benzerlik olmadığını söylemeliyim. Dokunulmaz da değiller” diyerek, ‘ismen’ yaptığım yakıştırmaya itiraz edip taarruza geçiyor: “Dokunmayanlar sivillerdi. Darbe kültürü işadamları, siyasetçiler, medya ve bürokratlarla yaratılmıştır.”
AKP’DE ŞOK GEÇİRDİ
Ama gün geldi askere dokunuldu işte, rütbesine bakılmaksızın. Bu noktada bir ‘tornistan pası’yla 2002’ye gidelim zira Kıyat, o tarihte bazı şoklar yaşandığını söylüyor: “2002’de AKP iktidara geldi, asker şok geçirdi. Çünkü daha önce koalisyon şeklinde gelen tehdit (her ne kadar AKP ‘biz yeni partiyiz’ dese de) tek başına iktidardı. AKP de şok geçirdi. O da ‘Acaba şimdi ne yaparlar, müdahale olur mu’ şoku yaşadı.”
MEYHANEDEKİ VATAN KURTARMA FARKLIDIR
İki şoktan bir ‘çıkarım pası’: “Ordu darbeyi düşünür, hükümet de kendini anlatmayı, değil mi?” Kıyat, bu ‘yakar top’u misallerle karşılıyor: “Bir meyhanedeki vatan kurtarma konuşmasıyla karargâhtaki çok farklıdır. Meyhanedeki ‘sokak gösterisi mi yapsak’, karargâhtaki ise ‘acaba muhtıra mı versek, başbakanı mı ikaz etsek’ der. 2002-03 arasında TSK’da bu söylediğim şekilde düşünenler muhakkak olmuştur. Hükümet de ‘Haberimiz vardı’ dedi ama ilk tutuklamalar 5-6 yıl, yüzde 47 sonrasında geldi. Artık ‘Dokunulabilir’ diye düşünmüş olabilir hükümet.”
“Herhalde ‘Biz değiştik’ mesajını iletebilmek, bizim düşündüğümüz değişik bir şey varsa, öğrenebilmek istiyordu
İNTİKAM İSTEYENLER ÇIKACAK
“Korkum şu: Bugünkü süreç de gene ‘Sıra bize gelsin onlardan intikam alalım’ denen bir neslin yetişmesine neden oluyor.Yazık Türkiye’ye, hep bir rövanş alma hali. Faili meçhuller hariç darbe düşünenlere TBMM af çıkartabilir. Darbe mağdurlarına da iade-i itibar verebilir. Yoksa bir 10 -15 sene sonra de itikam isteyenler çıkacak. Olan Türkiye’ye olur… “
VİCDANİ REDDE EVET DİYEMEM
43 yıl askeri üniforma giymiş biri olarak vicdani redde evet diyemem. Savaşa karşı ordu caydırıcı bir güçtür çünkü. 28 Şubat öncesi askerler çok beğendikleri Çiller’in, irticacı saydığı kişilerle işbirliği yapmasından ötürü kendisini kandırılmış hissetti. Yaşar Büyükanıt’ın yargılanmaması yanlış. “Darbeyi bunlar planlanmıştı” diyorsunuz diğer yanda somut delil varken bir şey yapmıyorsunuz. İslamcı bir yapı anlamında bir dönüşüm yapıldığı konusunda çok emin değilim. Düşünce şu: Bir daha mazlum olmamak için önlemler alınıyor.
DENİZ GEZMİŞ SEMPATİZANIYIM
Mahir Çayanlar, Deniz Gezmişler.. 1970’li yıllarda genç bir yüzbaşı olarak ben onlara çok kızıyordum. Yetiştirilme tarzım, genç oluşum, komutanıma gözü kapalı itaat eden biri olmam ve bir denizci olarak eşimi evde bırakıp aylarca göreve gitmem. Korkum var. Mahallemde bir şey olur mu eşim bir serseri kurşuna gider mi bunlardan ötürü kin kusuyorum o insanlara o zaman. Ha şimdi Deniz Gezmiş ne diyorsanız muhteşem bir Deniz Gezmiş sempatizanıyım.
NAZIM DİYE ŞAİRİMİZ VARMIŞ NEDEN HABERİM YOK
Bu ülke Nâzım’a düşmandı. Oğlum Brüksel’de Amerikan Lisesi’ni bitirdi. Bir gün eve geldi ve bana çok kızdı! “Nâzım Hikmet diye bir şairimiz varmış. Bundan niye haberim olmaz” dedi. Amerikalı öğretmen dünyanın en büyük şairlerinden birinin Türkiye’den çıkıtığını söylüyor ve oğlan kıpkırmızı kesiliyor. Çünkü adını bile duymamış.