CUMHURBAŞKANINDAN SUBAYLARA;
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN HARP AKADEMİLERİNDE KONUŞTU
“Ne yaptıysak ülkemizin ve milletimizin birliğini, beraberliğini güçlendirmek, bekasını güvence altına almak için yaptık.”
“Bu süreçte, Paralel Devlet Yapılanması adını verdiğimiz şer örgütün ordumuz ile istihbarat ve polis teşkilatlarımız içinde yol açtığı ağır tahribatın sancılarını da yaşadık.”
“Her fırsatta söylüyorum, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Sizlerin huzurunda buna bir de tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim.”
“Hayatım boyunca, inanmadığım hiçbir şeyi söylemedim; bu yüzden başım çok belaya girmiş olsa da, hep hasbi konuştum, hasbi davrandım. Şimdi de diyorum ki; buradaki her bir subayımızın benim için öz kardeşimden, öz evladımdan, yakın çalışma ekibimden en küçük bir farkı yoktur.”
“Bir ülkenin başkonsolosu, kalkmış, casusluk suçundan yargılanan bir gazetecinin davasına destek olmaya gidiyor, yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayınlıyor. Bununla da yetinmiyor, sosyal medyada ‘Türkiye’nin nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermesi gerektiği’ gibi, haddini aşan ifadeler kullanabiliyor.”
“Bu kişi, hala ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim alicenaplığımız, misafirperverliğimiz sayesindedir. Başka bir yerde, bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar…”
“Biz bugüne kadar 38 bin yabancı uyruklu kişiye, terör örgütleriyle bağlantıları yüzünden ülkemize giriş yasağı koyduk. Bunlardan 3 bin 500’e yakınını, ülkemizde yakalayıp sınır dışı ettik.”
“Harp Akademileri önündeki Büyükdere Caddesinde arızalanan bir minibüs polisi harekete geçirdi. Minibüs çekici tarafından götürülürken, içindekilerin de hurdacılık yaptıkları öğrenildi. Hurdacılar da polis aracıyla emniyet otoparkına götürüldü.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Maslak’ta bulunan Harp Akademileri Komutanlığını ziyaret etti. Saat 11: 00’de Harp Akademilerine gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu tarafından askeri törenle karşılandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kuvvet Komutanları ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da karşılamada hazır bulundu.
TERÖRLE MÜCADELE
Cumhurbaşkanı Erdoğan Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi’nde subaylara hitap etti. Yaklaşık 45 dakika süren konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan terörle mücadelede gelinen durumla ilgili bilgi verdi. Teröristlere ve onlara her türlü desteği sağlayan iç ve dış tüm güçlere rağmen, demokrasiden, hukuk devletinden, insan haklarından taviz vermeden terörün üzerine yürümeyi sürdüreceklerini söyleyerek, “Bunun için kimsenin telkinine, dayatmasına ihtiyacımız yok” dedi.
ŞEHİT VE GAZİLERİ ANDI
Tarihten bugüne, vatan hizmetinde gazilik ve şehitlik mertebesine ulaşan, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, ordunun tüm mensuplarını rahmetle, hürmetle yad ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle son dönemde yurt içi ve yurt dışı görevleri sırasında hayatlarını kaybeden subaylara, astsubaylara, uzmanlara, erbaş ve erlere Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.
“5 BİN 359 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ”
Bölücü terör örgütüne karşı operasyonların başladığı geçen yılın Temmuz ayından bugüne kadar”215’i asker, 133’ü polis, 7’si korucu olmak üzere toplam 355 şehit verdik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı dönemde, yurt içi ve yurt dışında toplam ölü, yaralı, yakalama olarak 5 bin 359 terörist etkisiz hale getirildi.
Ama bu durum, şehitlerimizin acılarının yüreğimizi daima yakmaya devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor. Biliyorsunuz, bizim milletimiz için ‘asker millet’ derler. Tarih boyunca, hep askeri başarılarımızla, mücadeleci yönümüzle, kabımıza sığmayıp sürekli yeni arayışlar içinde olmamızla ön plana çıkmış bir milletiz. Devlet kurmak, devleti büyütmek, devleti yaşatmak konusundaki maharetimizi, Cumhurbaşkanlığı forsumuzu sembolik anlamlarıyla çevreleyen yıldızlarımız açıkça ortaya koymaktadır. Gönül bağımızın olduğu coğrafyaların hiçbirine kayıtsız kalma hakkına sahip değiliz.
Mesela Balkanlar’da yaşanan hiçbir hadiseyi bizim görmezden, duymazdan gelme, arkamızı dönme imkanımız yoktur. Aynı şekilde Ortadoğu’daki, Kuzey Afrika’daki, Kafkasya’daki gelişmelere uzak kalma lüksümüz bulunmuyor. Ata yurdumuz Orta Asya’daki, kalpleri bizimle çarpan Afrika’daki, Güney Asya’daki kardeşlerimizi mahzun bırakamayız. Öyleyse, tarihin üzerimize yüklediği bu sorumluluğun gereğini hep birlikte yerine getireceğiz” diye konuştu.
“ÖZGÜRLÜK GÜVENLİK DENGESİNİ EN SAĞLIKLI KORUYABİLEN ÜLKE, TÜRKİYE’DİR”
Terörle mücadelede öncelikli meselenin özgürlük-güvenlik dengesinin nasıl sağlanacağı, sınırlarının nasıl belirleneceği, uygulamalarının nasıl hayata geçirileceği olduğunu söyleyen Erdoğan, “Dünyanın farklı yerlerinde meydana gelen terör saldırıları veya ortaya çıkan tehditlerin, ülkeleri çok ciddi tedbirler almaya yönelttiğini görüyoruz. Bu tedbirlerin tamamıyla ilgili temel eleştiri, özgürlük-güvenlik dengesinin, özgürlükler aleyhine bozulduğu yönündedir. Açık konuşmak gerekirse, tüm bu fotoğraf içerisinde, özgürlük-güvenlik dengesini en sağlıklı koruyabilen ülke, Türkiye’dir. Çünkü biz vatandaşlarımızın özgürlük alanını değil, teröristlerin hareket alanını kısıtlamak için çalışıyoruz” dedi.
“YANAK YANAĞA FOTOĞRAF ÇEKTİRİYOR”
Terörü kutsama, teröristi yüceltme, terör eylemlerini meşru gösterme özgürlüğünün bir türlü içine sinmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de bölücü terör örgütüne ve diğer terör örgütlerine yapılan güzellemelerin bir benzerini, Batı’da, o ülkelerde faaliyet gösteren terör örgütleri için yapın, görün bakın başınıza ne geliyor? Bir ülkenin başkonsolosu, kalkmış, casusluk suçundan yargılanan bir gazetecinin davasına destek olmaya gidiyor, yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayınlıyor. Bununla da yetinmiyor, sosyal medyada ‘Türkiye’nin nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermesi gerektiği’ gibi, haddini aşan ifadeler kullanabiliyor. Bu kişi, hala ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim alicenaplığımız, misafirperverliğimiz sayesindedir. Başka bir yerde, bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar” dedi.
Oysa aynı ülkede, benzer suçlamalara maruz kalan medya mensuplarının neler yaşadığının, haklarında hangi davaların açıldığının, ellerindeki malzemeleri imha etmek mecburiyetinde nasıl bırakıldıklarının çok iyi bilindiğini aktaran Erdoğan, “Biz, teröristlere ve onlara her türlü desteği sağlayan iç ve dış tüm güçlere rağmen, demokrasiden, hukuk devletinden, insan haklarından taviz vermeden yolumuzda yürümeyi sürdüreceğiz. Bunun için kimsenin telkinine, dayatmasına ihtiyacımız yok. Biz bunu, başkaları istediği için değil, milletimiz buna layık olduğu için yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
AVRUPA’YA TERÖR ELEŞTİRİSİ
Avrupa ülkelerine terör konusunda eleştirilerini burada da sürdüren ve terör konusunda ne söylediysek, hangi ikazlarda bulunduysak dinletemedik diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,”Sonunda o yılanlar kendilerini de sokmaya, o mayınlar kendi ayakları altında da patlamaya başladı. Lafa gelince demokrasiyi, özgürlükleri, hakkı, hukuku dillerinden düşürmeyenlerin, kendi başları derde girince bunların hepsini de nasıl rafa kaldırabildiklerini işte görüyorsunuz” diye konuştu.
“NE YAPTIYSAK ÜLKEMİZİN BİRLİĞİ İÇİN YAPTIK”
“Demokratik Açılım” diyerek başlattıkları çalışmaları “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” adı altında daha ileri bir seviyeye taşıdıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak da çalışmayı, “Çözüm Süreci” başlığı altında, 30 yılı aşkın süredir devam eden silahlı eylemleri kalıcı olarak bitirmeyi hedef alan bir safhaya getirdiklerini söyledi.
Terörle mücadele kapsamında hayata geçirdikleri bu çalışmaların, kimi kesimler tarafından ihtiyatla karşılandığını, hatta eleştirildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama şundan emin olun, ne yaptıysak ülkemizin ve milletimizin birliğini, beraberliğini güçlendirmek, bekasını güvence altına almak için yaptık” diye konuştu.
“AĞIR TAHRİBATIN SANCILARINI DA YAŞADIK”
Tüm bu politikalarının bölge halkı tarafından heyecanla karşılandığını, samimiyetle benimsendiğini, insanların gelecekle ilgili ümitlerinin yeşerdiğini, hayata bakışlarının değiştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz bu faaliyetleri yürütürken, Türkiye ve bölgeyle ilgili farklı niyetler peşinde olan kesimlerin de boş durmadı. Bölücü örgüt üzerinden, bölgede etkinliği olan bir siyasi partiyi de güdümlerine alarak, terörün kaynaklarını kurutma konusunda katettiğimiz mesafeyi ortadan kaldırmaya yönelik karşı bir hamle başlatıldı. Önce, Çözüm Süreci diye adlandırdığımız dönem istismar edilerek, bölücü terör örgütünün şehirlerde yapılanması sağlandı. Ardından, provokatif bir takım gösterilerle, eylemlerle, saldırılarla bölge yeniden çatışma ortamına sürüklendi. Biz, bölge halkının meseleye nasıl umutla yaklaştığını gördüğümüz için sonuna kadar sabrettik. Bir yandan gerekli güvenlikle tedbirlerini alırken, diğer yandan da kendi hedeflerimiz doğrultusunda yolumuza devam ettik.Tabii bu süreçte, paralel devlet yapılanması adını verdiğimiz şer örgütün ordumuz ile istihbarat ve polis teşkilatlarımız içinde yol açtığı ağır tahribatın sancılarını da yaşadık. Netice olarak, 1 Haziran seçimlerinin ülkemizde yol açtığı geçici belirsizlik ortamını fırsat bilen bölücü örgüt ve arkasındaki güçler, yeniden silahlı eylemleri başlattılar. Temmuz ayından bu yana Türkiye bölücü terör örgütünün, geçmişte yaşananlardan çok daha farklı ve çok daha ağır saldırısı altındadır.”
“GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ ÇOĞU ZAMAN SİVİLLER İÇİN HAYATLARINI RİSKE ATIYORLAR”
Paralel yapının yol açtığı sıkıntıları hızla telafi ederek, askeriyle, polisiyle, korucusuyla, istihbaratıyla bölgedeki mücadeleyi fedakarlıkla ve başarıyla yürüttüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle ki güvenlik güçlerimiz çoğu defa, çatışma bölgelerinde yaşayan sivillerimizin hayatlarını koruma uğruna kendi hayatlarını riske atıyorlar. Teröristler vatandaşlarımıza karşı ne kadar insafsız, vicdansız, ahlaksız davranıyorsa, tam tersine güvenlik güçlerimiz de o derece dikkatli, özenli, şefkatli yaklaşıyorlar. Bu durum, terörle mücadele konusunda son yıllarda elde ettiğimiz en önemli kazanımı beraberinde getirdi. Çünkü terörle mücadelenin en kritik unsuru, vatandaşın devletine güvenmesi, itimat etmesi, onun yanında yer almasıdır” dedi.
“TEK ORDU, TEK KOMUTAN”
Ordunun birliğinin, beraberliğinin, emir komuta zincirinin gücününün mutlaka en üst düzeyde tutulması ve korunması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her fırsatta söylüyorum, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Sizlerin huzurunda buna bir de tek ordu, tek komutan vurgusunu da eklemek isterim. Anayasamızın 117’nci maddesi, ‘Başkomutanlık TBMM’nin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur’ diyor. Yine aynı maddenin devamında da, ‘Genelkurmay Başkanı, silahlı kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanı namına yerine getirir’ ifadesi yer alıyor. Buna göre, burada bulunan tüm subaylarımız, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm mensupları, Başkomutan sıfatıyla benim yakın mesai arkadaşlarımdır.
Hayatım boyunca, inanmadığım hiçbir şeyi söylemedim; bu yüzden başım çok belaya girmiş olsa da, hep hasbi konuştum, hasbi davrandım. Şimdi de diyorum ki; buradaki her bir subayımızın benim için öz kardeşimden, öz evladımdan, yakın çalışma ekibimden en küçük bir farkı yoktur. Sizler gibi yiğit, cesur, eğitimli, bilgili, dirayetli ve sadakatli mesai arkadaşlarına sahip olduğum için, ne kadar iftihar etsem azdır. Rabbim her birinizi korusun; çalışmalarınızda sizlere güç, kuvvet versin” diye konuştu.
“TERÖR BAĞLANTILI 3500 KİŞİYİ SINIR DIŞI ETTİK”
Avrupa ülkelerinin, mülteci akını ve terör olayları konusundaki yaklaşımını yakından takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, “Buna karşılık, sürekli tenkide ve ithama uğrayan ülkemizde yapılanlara baktığımızda karşımıza şöyle bir fotoğraf çıkıyor. Biz bugüne kadar 38 bin yabancı uyruklu kişiye, terör örgütleriyle bağlantıları yüzünden ülkemize giriş yasağı koyduk. Bunlardan 3 bin 500’e yakınını, ülkemizde yakalayıp sınır dışı ettik. Tutuklayıp cezaevine koyduklarımızın sayısı bine yakındır.
Sınır dışı ettiğimiz kişilerle ilgili, hem vatandaşı bulundukları ülkeye, hem de gönderildikleri devletlere gerekli bilgileri verdik, ikazları yaptık. Belçika’daki acı hadise gösterdi ki bu ikazlarımız hiçbir şekilde dikkate alınmamış, kendilerine bildirdiğimiz teröristlerle ilgili en küçük bir işlem dahi yapılmamış. Diğer yandan, kendi imkanlarımızla isimlerini tespit edip ilgili ülkelere bildirdiğimiz kişilerin sınır dışına çıkışlarına izin verilmemesi yönündeki talebimiz de dikkate alınmadı. Bunun yerine, kendi ülkesinden çıkışına sınırlama getirilmeyen kişilerin, Türkiye üzerinden Suriye’ye ve diğer ülkelere geçişinin engellenmesi beklendi.
Açık konuşuyorum, şayet Paris ve Brüksel saldırıları olmasaydı, Avrupa ülkelerinin bu meseleye bakışı şu şekildeydi; ‘Terör örgütleriyle bağlantılı isimler, yeter ki bizim topraklarımızda eylem yapmasın, onun yerine gitsin Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta veya başka yerlerde ne yapıyorlarsa yapsınlar.’ İşte böyle bir çifte standart söz konusuydu.”
MEDYAYA TERÖR ELEŞTİRİSİ
Erdoğan, canlı bomba eylemleri konusunda oldukça hevesli olduğu bilinen terör örgütlerinin mensupları her yakalandığında, medyada bir furyanın başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Neymiş efendim? Masum öğrenciler, masum gençler, masum insanlar devlet tarafından taciz ediliyormuş, tehdit ediliyormuş, takip ediliyormuş. Avukat, gazeteci, siyasetçi, öğrenci, öğretim elemanı gibi kimlikler altında faaliyet gösteren terör yandaşlarını korumak için başlatılan bu kampanyalar, ciddi bir uluslararası destekle yürütülüyor. Sonra, aynı isimler, ya bir karakol baskınının, ya bir canlı bomba eyleminin ya da bir başka saldırının arkasından karşımıza eli kanlı teröristler olarak çıkıyor. Ankara’daki bombalı eylemi gerçekleştiren terörist için o avukatların, o öğretim üyelerinin, o medya mensuplarının yürüttükleri kampanyayı unuttuk sanıyorlarsa, yanılıyorlar. Benzer bir şekilde, bölücü terör örgütünün Kuzey Irak’taki, Suriye’deki kamplarını imrenilecek birer yaşam alanı olarak göstermek, teröristleri cici çocuklar olarak pazarlamak için yerli ve yabancı medyanın nasıl seferber olduğunu çok iyi biliyoruz. Genel Yayın Yönetmeninin casusluk suçuyla yargılandığı bir gazetenin, Kandil’deki teröristleri birer ekolojik kahraman olarak göstermek için adeta kendini paraladığı haberleri, röportajları gayet iyi hatırlıyoruz. Yabancı basın organlarında kadın teröristleri birer manken, birer moda ikonu edasıyla pazarlamak için yapılan haberler, yayınlanan resimler arşivlerde duruyor.”
HEYECAN YARATAN MİNİBÜS
Yaklaşık 1 saat 45 dakika Harp Akademilerinde kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti sırasında polis Büyükdere Caddesi üzerinde önlem aldı. Bu sırada yoldan geçmekte olan bir minibüs arızalandı. Minibüs polisi harekete geçirdi. Minibüs çekici tarafından götürülürken, içindekilerin de hurdacılık yaptıkları öğrenildi. Hurdacılar da polis aracıyla emniyet otoparkına götürüldü.
MABEYN KÖŞKÜNE GEÇTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaretin ardından ofis olarak kullandığı Yıldız sarayı içindeki Mabeyn köşküne geçti. Erdoğan’ın konvoyu yoğun trafik içinde Levent üzerinden Beşiktaş’a geçti. Erdoğan’ın Mabeyn köşküne girmesinin ardından Yıldız Sarayı çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.