Cemal Gürsel’in mektubundaki ifade, Resmi Gazete’de yayınlanmış halinde yer almadı
27 Mayıs 1960 darbesinden önce dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel’in, dönemin Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e gönderdiği mektup Resmi Gazete’de değişikliklere uğratılarak yayımlandı. Cemal Gürsel’in mektubundaki “Cumhurbaşkanlığına Sayın Adnan Menderes getirilmelidir” ifadesi, Resmi Gazete’de yayınlanmış halinde yer almadı.
Adnan Menderes’in siyasi hayatındaki önemli dönüm noktalarını arşiv belgeleriyle ele alınan 3 bölümden oluşan haber dosyasının son bölümünde, darbenin ardından Yassıada günleri, Adnan Menderes’in yaşadıkları, idamı ve yıllar sonra gelen iadeiitibar süreci ele alınıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, 27 Mayıs 1960’ta sabaha karşı yönetime el koydu.
Adnan Menderes, aynı gün yurt gezisi kapsamında bulunduğu Kütahya’da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara’ya götürüldü ve daha sonra diğer tutuklu Demokrat Parti üyeleriyle Yassıada’da hapsedildi.
Sanık listesi
TBMM Kütüphanesince yapılan çalışma sonucu Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi’nden ulaşılan belgeler arasında sanıklar listesi de yer alıyor.
Sanıklar listesinde birinci sırada Celal Bayar, ikinci sırada Adnan Menderes, üçüncü sırada Bakanlar Kurulu üyeleri, dördüncü sırada TBMM Tahkikat Encümenlerinin Vazife ve Salahiyetleri Hakkında Kanun’u teklif eden milletvekilleri, beşinci sırada diğer milletvekilleri, altıncı sırada meclis başkanı ve yardımcıları, yedinci sırada ise tahkikat encümeni azaları bulunuyor.
Cemal Gürsel’in Ethem Menderes’e mektubu
Cumhuriyet Arşivinde yer alan belgeler arasında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel’in 27 Mayıs darbesinden hemen önce 3 Mayıs 1960’ta dönemin Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e gönderdiği mektup da yer alıyor.
Cemal Gürsel; imzalı mektubunda, memleket, hükümet ve partinin düştüğü müşkül vaziyeti kurtarmak için sükunetli fakat ciddi ve zecri tedbirler almak gerektiğini belirterek, bu tedbirlerin ilk sırasındaki “Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. Cumhurbaşkanlığına Sayın Adnan Menderes getirilmelidir. Bu muhterem zatı her şeye rağmen milletin çoğunluğunun sevmekte olduğuna kaniim. Bu sevgiden istifade edilerek kırılanların gönülleri alınmalı ve millete yeniden güven telkin edilmelidir.” ifadelerine yer veriyor.
Mektubun, darbenin ardından 12 Temmuz 1960 tarihli Resmi Gazete’de, bir dizi değişikliğe uğratılarak “Üniversite olaylarını müteakip Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’in sabık Milli Müdafaa Vekiline yazdığı mektup” başlığıyla yayımlanması dikkati çekiyor.
Cemal Gürsel’in “Cumhurbaşkanı istifa etmelidir.” cümlesinden hemen sonra Adnan Menderes ile ilgili düşüncelerinin çıkarıldığı mektubun bu bölümü, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı hedef göstererek, “Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. Çünkü bütün fenalıkların bu zattan geldiği hakkında memlekette umumi bir kanaat vardır.” şeklinde değiştirilerek yayımlanıyor.
Menderes’in intihar girişimi
İdam kararının açıklanacağı 15 Eylül 1961’in sabahında odasında koma halinde bulunan Adnan Menderes, midesi yıkanarak tedavi edildi.
Cumhuriyet arşivindeki belgeler arasında yer alan Menderes’in 16 Eylül 1961 tarihli tahlil sonuçlarına göre, mide yıkama suyu, kan ve idrarda “barbituric asit” türevi bulunduğu kaydediliyor.
Ertesi gün idam edilmek üzere İmralı’ya götürülen Menderes’e şu rapor veriliyor:
“Heyetimiz 17 Eylül 1961 Pazar sabah saat 10.15’te Yassıada’da Adnan Menderes’i odasında muntazam giyinmiş, tıraş olmuş ve iskemlede oturmuş sigara içerken bulduk. Tamamıyla soyundurularak yatağına yatırılıp muayene edilmiştir. Netice: Adnan Menderes’in geçirmiş olduğu koma ve kollaps halinin tamamen ortadan kalkarak sıhhi durumunun iyileşmiş olup tamamen normale döndüğü müşahede edilmiştir.”
Hüküm hülasası, evinin kapısına asıldı
Cumhuriyet arşivinde bulunan belgeler arasında, Menderes’in 17 Eylül 1961’de saat 13.30’da İmralı’ya getirilerek Cezaevi Müdürü Abbas Kaptan Okan’a dosyasıyla birlikte teslim edildiğine dair yazı, infazından önce vasiyeti olup olmadığı sorulan Menderes’in “Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum.” sözlerinin yer aldığı vasiyet zaptı ile ölüm raporu da yer alıyor.
Belgelerden biri de Adnan Menderes’in hüküm hülasasının evinin kapısına asıldığına dair zabıt varakası. Yazıda, “Hüküm hülasasının Adnan Menderes’in ikametgahı olan 27 Mayıs Tahran Caddesi’ndeki 16 sayılı Arman Apartmanı’nın üçüncü kat beşinci dairesinin kapısına asıldığı” belirtiliyor.
Menderes’in oğlu Yüksel Menderes’in de ev sahibi olarak imzasının yer aldığı yazıda, mahalle muhtarı ve apartman kapıcısının da imzasının olması dikkati çekiyor.
Menderes ve arkadaşlarının iadeiitibarları
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun İmralı’da bulunan mezarlarının nakli ve isimlerinin bazı tesislere verilmesi hakkında 13 Mayıs 1987’de kendi imzasıyla kanun teklifi verdi.
Eski Başbakanlardan Adnan Menderes ve Eski Bakanlardan Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan’ın İmralı’da Bulunan Mezarlarının Nakli İle İsimlerinin Bazı Tesislere Verilmesi Hakkında Kanun, 1990 yılında Menderes ve arkadaşlarının itibarlarının iadesini kapsayacak şekilde genişletildi.
Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun naaşları, 17 Eylül 1990’da İmralı’dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi’nde yaptırılan anıt mezara taşındı.
27 Mayıs darbesi mağdurlarına manevi tazminat
TBMM Genel Kurulunda, 23 Haziran 2020’de Yassıada yargılamalarının hukuki dayanağının kaldırılmasını içeren kanun teklifi kabul edilerek yasalaştı.
Bu kanunla, Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Adalet Divanı tarafından haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülenlerin uğradıkları manevi zararlarının hazine tarafından karşılanması hükme bağlandı.
Zararlarının karşılanmasını isteyenler, Cumhurbaşkanı tarafından kurulan komisyona başvurarak zararlarının tazminini istedi.
27 Mayıs darbesi mağdurlarının zararlarının tazmini için kurulan komisyon manevi tazminatlara hükmetti.
Yassıada ise darbenin 60. yılında Demokrasi ve Özgürlükler Adası adıyla açıldı.