ASKER AİLESİ OLMAYAN, YAŞAMAYAN BİLEMEZ…
Asker aileleri…
Yaşamlarında hep bir pencere vardır…
Tayinleri çıkar, uzaklara doğru durmadan yer değiştirirler, başka bir kente giderler, başka mahalleler, başka sokaklar, başka binalar, başka evler…
Pencere değişmez…
*
O pencerede hep bir asker beklenir…
Beklenenin rütbesi ne olursa olsun, o pencerenin camına dayanıp bekleyenin rütbesi bellidir; sadece seven birisidir…
Anne…
Çocuklar…
Sevgili…
*
Pencerenin camları kışları buğuludur… Mutlaka ve mutlaka geçmiş gecelerden kalan, bekleyenin dayanamayıp cama dokunuşundan, sabırsız bir elin parmak izleri vardır…
Perdesi kanaviçe işlemeli…
Kimi zaman dal dal desenli…
Değişiktir, kim bilir…
Ama bir değişmeyeni vardır o pencerelerin; bekleyen, sabırsız, görmek isteyen bir çift göz, ağlamaya hazırdır…
*
Son yıllarda o pencerelerin arkasında ne çok anne dualar okudu… Ne çok çocuk pervazlara başını koyup dalıp uyudu… Ne çok sevgili ağladı…
Bilemeyiz…
Her kurşun sıkıldığında, her yiğit vurulduğunda, o camları buğulu pencerenin arkasında seven birisi daha vurulur…
*
İşte önceki gün hedef asker aileleriydi…
Her gün oradan iki defa geçerim; pencerede bekleyenine giden üniformalı askerler… Aralarında kadınlar, ellerinde file kimisinin…
Kimisi bebeğinin arabasını sürükleye sürükleye, ama memnun durumdan…
Kimisi okul çantası ile bir küçük kız…
Kimisi asker anası…
Kimisi bir askere sevdalı…
*
Bu millet rahat uyusun diye camlarda uyumayanların… Ülkemiz yaşasın
diye yaşamını verenlerin yuvalarıydı hedef bu kez…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…