Dolar 34,2258
Euro 37,5293
Altın 2.886,51
BİST 8.916,99
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 24°C
Çok Bulutlu
Ankara
24°C
Çok Bulutlu
Per 25°C
Cum 25°C
Cts 21°C
Paz 20°C

Albay 4 gece binbaşının evinde kaldı! Binbaşının, lojman güvenlik kamera kayıtları dikkate alınarak atılmasına onay

Danıştay 12. Dairesi, Lojistik Komutanlığında binbaşı rütbesiyle görev yapan davacı tarafından, Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin hukuka uygun olduğuna karar verdi. Aksi yönde karar veren istinaf kararını bozdu.

Albay 4 gece binbaşının evinde kaldı! Binbaşının, lojman güvenlik kamera kayıtları dikkate alınarak atılmasına onay
16 Eylül 2024 20:05
4.395

KAYNAK : MEMURLAR.NET

İlk derece: İşlem hukuka uygun

Davacı ile Alb. …’nün, son üç yıllık izin durumlarında, yıllık, günlük, mazeret ve garnizon terk olarak alınan izinlerinin başlangıç ve bitiş tarihlerinin birbirleriyle aynı olduğu, güvenlik kayıtlarından 20-30 Mart 2019 tarihleri arasında 10 günü kapsayan görüntülerde, Alb. …’nün davacının lojmanında 4 gece kaldığı, dört günlük toplam sürenin aralıklı olmak üzere 56 saat 44 dakika olduğu anlaşıldığından davacının ahlaki zayıflık disiplinsizlik suçunu işlediğinin somut olarak ortaya konulduğu.

İstinaf: Güvenlik kamerası görüntüleri delil olamaz

Davacıya yöneltilen iddiaların mahremiyet alanında gerçekleşen özel yaşam eylemleri ile ilgili olduğu, bu eylemlerin davacının mesleğine yansıdığına dair somut bilgi ve belge bulunmadığı, görevini aksattığı, disiplinsizliği bulunduğu yönünde herhangi bir tespitin bulunmadığı, TSK’dan ilişiğinin kesilmesi şeklindeki yaptırımın davacının mesleki hayatı üzerinde olduğu kadar, temel geçim kaynağından yoksun kalması nedeniyle ekonomik geleceği üzerinde de önemli bir etki oluşturacağı, tüm bu hususlar karşısında davacıya en ağır yaptırım uygulanarak TSK’dan ilişiğinin kesilmesinde sınırlandırma ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir dengenin sağlanmadığı.

Danıştay: Asker şahıslar için ahlaki değerlerin ve özel hayatı da kapsayan yaşam biçiminin büyük önemi vardır.

Davacıya isnat edilen eylemde, diğer muhatabın bir başka TSK personeli olması ve olayların Milli Savunma Bakanlığına ait lojman olarak tahsis edilen konutta gerçekleşmesi, eylemlerinin özel hayat sınırlarını aşarak göreve yansıdığını göstermektedir. Çok sıkı askeri disiplin kuralları ve hiyerarşinin geçerli olduğu personel sisteminde, davacıya isnat edilen eylemlerin kurum disiplinini ve itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak değerlendirilmesi ve başvurucuya bu eylemler nedeniyle disiplin yaptırımı uygulanmasının demokratik bir toplumda gerekli olduğu kabul edilebilir.

Bu durumda; davacıya isnat edilen eylemin sübuta erdiği anlaşılmakla, söz konusu eylemin, davacının görevi nedeniyle tahsis edilen lojmanda gerçekleştiği ve olaydan bir başka TSK personelinin doğrudan etkilendiği dikkate alındığında, özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilemeyeceği de açık olup davacının, 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvveti Disiplin Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası ile cezalandırılması yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yönünde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.


T.C.

DANIŞTAY

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No: 2022/3022

Karar No: 2023/7302

İSTEMİN KONUSU:
. Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:

. Lojistik Komutanlığında binbaşı rütbesiyle görev yapan davacı tarafından, Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin . tarih ve Dosya No:., Karar No:. sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

… İdare Mahkemesince verilen . tarih ve E:., K:. sayılı kararla; davacı ile Alb. …’nün, son üç yıllık izin durumlarında, yıllık, günlük, mazeret ve garnizon terk olarak alınan izinlerinin başlangıç ve bitiş tarihlerinin birbirleriyle aynı olduğu, güvenlik kayıtlarından 20-30 Mart 2019 tarihleri arasında 10 günü kapsayan görüntülerde, Alb. …’nün davacının lojmanında 4 gece kaldığı, dört günlük toplam sürenin aralıklı olmak üzere 56 saat 44 dakika olduğu anlaşıldığından davacının ahlaki zayıflık disiplinsizlik suçunu işlediğinin somut olarak ortaya konulduğu, davacının, Alb. F.Ö. ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde, toplumun genel ahlak yapısına aykırı nitelikte olan ilişkilerinin özel hayatın gizliliği / korunması kapsamına girmeyeceği, ikisi de evli olan TSK mensubu bir personelin, askeri lojmanda, ikamet eden personelin tamamının askeri personel olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, yalnız olarak, Alb. … ile birlikte alenen aynı dairede zaman zaman kalmalarının toplumun genel ahlak yapısına aykırı olduğunun açık olduğu, davacının davranışının İç Hizmet Kanunu’nun 39. maddesinde belirtilen her askerde bulunması lazım gelen ahlaki ve manevi vasıflardan “iyi ahlak sahibi olmak” vasfına ters düştüğü kanaatine varıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti

. Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; kamu görevlilerinin mesleki yaşamlarıyla da bütünleşen bazı özel hayat unsurları açısından sınırlamalara tabi tutulabileceği açık ise de, özel hayatın gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamaların ve müdahalelerin zorunlu ya da istisnai tedbir mahiyetinde, başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği, davacının özel hayatın gizliliği hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olup olmadığının belirlenmesinde de davacıya yöneltilen iddiaların niteliği ile davacının özel hayatına ilişkin eylem ve davranışlarının mesleğe etkisi ve davacının eylemlerinin dayanak alınması sonucu uygulanan yaptırımın ağırlığına bakılarak bir değerlendirme yapılması gerektiği, olayda, davacıya yöneltilen iddiaların mahremiyet alanında gerçekleşen özel yaşam eylemleri ile ilgili olduğu, bu eylemlerin davacının mesleğine yansıdığına dair somut bilgi ve belge bulunmadığı, görevini aksattığı, disiplinsizliği bulunduğu yönünde herhangi bir tespitin bulunmadığı, TSK’dan ilişiğinin kesilmesi şeklindeki yaptırımın davacının mesleki hayatı üzerinde olduğu kadar, temel geçim kaynağından yoksun kalması nedeniyle ekonomik geleceği üzerinde de önemli bir etki oluşturacağı, tüm bu hususlar karşısında davacıya en ağır yaptırım uygulanarak TSK’dan ilişiğinin kesilmesinde sınırlandırma ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir dengenin sağlanmadığı, davacının özel hayatına yapılan müdahalenin ve uygulanan yaptırımın ölçüsüz olduğu, davacıya isnat edilen hususların özel hayatının gizliliği kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacı hakkındaki idari tahkikata konu şikayet dilekçesini sunan eşi … tarafından davalı idareye sunulan 27/04/2019 tarihli dilekçede, kişiler arasındaki iş ilişkilerinin yanlış yorumlandığının belirtildiği, Alb..’nün, davacının babası tarafından, kızının evine kendisince çağrılmış olduğunun ifade edildiği, davacının ayırma cezasına konu fiilleri nedeniyle daha önce almış olduğu bir uyarı veya disiplin cezasının bulunmadığı, özel hayatına ilişkin eylem ve davranışlarının davacının mesleğine olumsuz bir yansımasının olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi, belge veya tespitin olmadığı, bu durumda dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:

Hava Lojistik Komutanlığında öğretmen binbaşı olarak görev yapan davacının, eşi tarafından verilen 15/04/2019 tarihli ihbar ve şikayet dilekçesine istinaden, Teftiş Kurulu Başkanlığınca soruşturma başlatılmış, anılan dilekçede; davacı ile eşinin henüz evli oldukları ancak ayrı yaşadıkları dönemde, lojman olarak tahsis edilen konutta bir başka personel ile yasak ilişki yaşadıkları, davacıyla birlikte yaşayan 13 yaşındaki kızlarının bu durumdan olumuz etkilendiği ve bu durumun bir süredir devam ettiği beyan edilmiş, hakkında soruşturma başlatılan davacı ve ilgili personel 18/04/2019 tarihinde geçici olarak görevden uzaklaştırılmış, davacının eşi tarafından 24/04/2019 tarihinde gönderilen ikinci dilekçede, şikayetini geri çekmek istediği belirtilmiş ancak bu talebi uygun görülmemiş, dilekçede belirtilen ve olay hakkında bilgisi olan şahısların ifadelerine başvurulmuş, lojman girişine ait kamera görüntüleri incelenmiş, soruşturma kapsamında elde edilen deliller ile tanık ifadelerinin değerlendirilmesi sonucunda, davacının ahlaki zayıflık disiplinsizliğini işlediğinden bahisle, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun . tarih ve Dosya No:., Karar No:. sayılı kararı ile 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvveti Disiplin Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu işlemin 06/11/2019 tarihinde tebliği üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” hükmüne; 90. maddesinin beşinci fıkrasında ise, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmüne yer veri verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde, “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.” hükmü; “Ayrımcılık yasağı” başlıklı 14. maddesinde, “Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.” düzenlemesi yer almaktadır.

6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası” başlıklı 13. maddesinin birinci fıkrasında; “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası, personelin tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesi veya durumuna göre sözleşmesinin feshedilmesi sonucunu doğurur. Bu cezayı alanlar, seferberlik ve savaş halleri haricinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde herhangi bir şekilde görev alamazlar.”, hükmüne, ikinci fıkrasında “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası; kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığında oluşturulacak yüksek disiplin kurulları tarafından verilir ve ilgili kuvvet komutanı, Jandarma Genel Komutanı veya Sahil Güvenlik Komutanının onayı ile yerine getirilir. General ve amiraller hakkında ise Genelkurmay Başkanlığında teşkil edilecek yüksek disiplin kurulu tarafından verilir ve yerine getirilir.” hükmüne yer verilmiştir.

6413 sayılı Kanun’un 20. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde; ”Ahlaki zayıflık: Görevine, sosyal ve aile yaşantısına zarar verecek derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olmak veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde yüz kızartıcı, utanç verici veya toplumun genel ahlak yapısına aykırı fiillerde bulunmaktır.” hükmüne yer verilmiş, “ahlaki zayıflık” Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anayasa Mahkemesi kararlarında, özel hayatının gizliliği hakkına yapılacak bir müdahalenin “kanunlar tarafından öngörülme”, “Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma”, “demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama” ölçütlerine uygun olması gerektiği belirtilmiştir. (İ.A., B. No: 2016/3423, 14/9/2017) Ayırma işlemine dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri dikkate alındığında, Bölge İdare Mahkemesince müdahale olarak görülen dava konusu işlemin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu, askeri disiplinin ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin sağlanması, bu itibarla milli güvenliğin korunması şeklinde meşru amaç taşıdığı (Ata Türkeri, B. No:2013/6057, §§ 40-41; G.G., B. No:2014/16701, §§ 51-53; Yaşar Türkmen, B. No: 2014/5418, 15/2/2017, §§ 50-58) anlaşılmaktadır. Kamu görevlilerinin mesleki yaşamlarıyla da bütünleşen bazı özel hayat unsurları açısından sınırlamalara tabi tutulabilecekleri açıktır. Bunun yanı sıra Silahlı Kuvvetlerin faaliyetlerinin disiplin içinde yürütülmesi ve etkinliğini gerçekten aksatan bir durum oluşturduğunun ikna edici ve güçlü sebeplerle kanıtlanması halinde personelin özel hayatına saygı hakkının sınırlandırılması demokratik bir toplumda gerekli kabul edilebilir. Ancak bu halde de sınırlandırmanın ölçülülük ilkesine uygun olması gereklidir. (G.G., B. No:2014/16701, § 60).

Dava konusu işleme esas 07/05/2019 tarih ve 2019/11 sayılı inceleme raporunda, davacı ile duygusal ilişki yaşadığı belirtilen personelin TSK’nın itibarını sarsacak derecede ahlak dışı hareketlerde bulunduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesinin İ.A., B. No: 2016/3423, 14/9/2017 sayılı kararında da belirtildiği üzere; asker şahıslar için ahlaki değerlerin ve özel hayatı da kapsayan yaşam biçiminin büyük önemi vardır. Davacıya isnat edilen eylemde, diğer muhatabın bir başka TSK personeli olması ve olayların Milli Savunma Bakanlığına ait lojman olarak tahsis edilen konutta gerçekleşmesi, eylemlerinin özel hayat sınırlarını aşarak göreve yansıdığını göstermektedir. Çok sıkı askeri disiplin kuralları ve hiyerarşinin geçerli olduğu personel sisteminde, davacıya isnat edilen eylemlerin kurum disiplinini ve itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak değerlendirilmesi ve başvurucuya bu eylemler nedeniyle disiplin yaptırımı uygulanmasının demokratik bir toplumda gerekli olduğu kabul edilebilir.

Bu durumda; davacıya isnat edilen eylemin sübuta erdiği anlaşılmakla, söz konusu eylemin, davacının görevi nedeniyle tahsis edilen lojmanda gerçekleştiği ve olaydan bir başka TSK personelinin doğrudan etkilendiği dikkate alındığında, özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilemeyeceği de açık olup davacının, 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvveti Disiplin Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası ile cezalandırılması yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yönünde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü, İdare Mahkemesi Kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu . Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın . Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 28/12/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.