800 SUBAY VE ASTSUBAYA YOL GÖRÜNDÜ MÜ?
Gazeteci Can Ataklı, bu günkü köşe yazsısında 800 subay ve astsubayın TSK’dan ihraç edileceğini iddia ettti.
İŞTE O YAZI;
YENİ ÖĞRENDİM
800 subay ve astsubay topun ağzında
Bu hafta başı, pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan harp Akademileri Komutanlığı’nı ziyaret etti.
Askerlerin çok sıcak karşıladığı Erdoğan burada yaptığı konuşmada tek vatan, tek bayrak, tek millet kavramlarına bir de “tek komutan” tanımını eklemişti.
Genelkurmay Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu ve Cumhurbaşkanı sembolik olarak Başkomutan olarak anılıyor ya, herhalde ordunun da tek komutanının kendisi olduğunu vurgulamak istedi.
Erdoğan bu ziyaretinde konuşma yapmasının ötesinde yemek de yedi, üst düzey komutanlarla sohbet de etti.
Size bu ziyaretin perde arkasını ve aldığım bazı bilgileri aktarmak istiyorum.
Erdoğan’ın bu ziyaretinin ana konusu ordu içindeki Fethullahçı yapılanmaydı.
Genelkurmay’daki bazı kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre Erdoğan görüşmeler sırasında Fethullahçı yapılanmanın ülke güvenliği için tehdit oluşturduğunu belirterek “İçinizdeki hainlerin bir an önce temizlenmesi gerek” dedi.
Komuta kademesi aslında Erdoğan gibi düşünüyor. Ama nedense “Fethullah Gülen cemaati” demeye bir türlü cesaret edemiyorlar.
Üst rütbeli komutanlar içinde Fethullah Gülen cemaatine yakınlık gösterdiği bilinen bir isim yok.
Tam tersine özellikle Hüseyin Kıvrıkoğlu döneminden beri cemaate karşı adeta bir nefret bile var.
Kıvrıkoğlu’nun “28 Şubat 1000 yıl sürecek” sözleri o dönemde cemaat yapılanmasına karşı söylenmişti. Zaten daha sonra ortaya çıkan Ergenekon ve Balyoz operasyonları bunun intikamı olarak başlatılmıştı.
Aldığım bilgilere göre 2016 YAŞ toplantısı gelmiş geçmiş en büyük tasfiyelerden birine sahne olacak.
Ordu içinde yuvalandığı saptanan 800’e yakın subay ve astsubayın bu Şura’da ordu ile ilişkisi kesilecek.
Üst rütbeli subaylar da bu sayıyı doğrulamakla birlikte “Bu kadar büyük tasfiye sonunda orduda binbaşı ve altındaki rütbelerde subay sıkıntısı çekileceği” endişesi taşıyorlar. Bu da milli güvenlik konusunda zaaf oluşturabilir.
Aslına bakarsanız Kıvrıkoğlu döneminde başlatılan uygulama sürdürülebilseydi ordu şimdi bu cemaatçi işgali ile karşı karşıya kalmayacaktı.
Ancak iktidar cemaate pis işlerini yaptırırken, mecburen askerdeki yapılanmaya da göz yumdu.
Asker öyle ya da böyle her yıl “dinci faaliyetler içinde olduğu” gerekçesiyle özellikle cemaatçi unsurları içinden atıyordu.
Erdoğan yönetimi ise o sıralar cemaatle iş tuttuğu için bu tasfiyeyi “orduda Müslüman tasfiyesi” olarak görüyor ve engel oluyordu.
Silahlı Kuvvetler Erdoğan’dan önce her yıl yüze yakın subay ve astsubayı bu gerekçeyle ordudan çıkarıyordu.
Ama son 12 yılda bu hiç yapılamadı.
Bunun sonucunda da Silahlı Kuvvetler’deki en büyük “dinci” subay tasfiyesini yapmak Erdoğan’a düştü.
Ordudan uzaklaştırmalara daha önce “Müslüman oldukları için ordudan atılıyor” diyerek muhalefet şerhi koyan, sonra da bunlara tamamen engel olan Erdoğan’ın “dinci” çevrelerden gelecek “Müslümanları mı atıyorsun?” tepkilerine ne diyeceğini de merak ediyorum.
Gerçi Erdoğan için fark etmez; “Onlar zaten şeytandı” der geçer, kitlesi inanmaya hazır zaten.
DEDİKODU
Genelkurmay Başkanı “Çok zorda kaldım efendim” demiş
Anlatacağım konunun kaynaklarını açıklamam mümkün olmadığı için dedikodu gibi aktarmak zorundayım.
Sabah gazetesi’nde Rus jetini Fethullahçı bir terörist pilotun düşürdüğü, F-16 pilotlarının yarısının bu terörist örgüt üyesi olduğu, bunların hepsinin atılacağı, Genelkurmay Başkanı’nın da buna direnmesi halinde istifa ettirileceğinin yazılması Genelkurmay’da şok etkisi yaratmış.
Nasıl yaratmasın ki. Bana göre son yılların en büyük olayıdır bu, tabii eğer doğruysa.
Genelkurmay Başkanı hemen sarayı aramış. “Efendim bu yazı beni çok zorda bıraktı. Bu yazarın hemen özür dilemesi lazım. Aksi takdirde karizmamız yerle bir olacak” demiş.
Erdoğan yazıyı henüz okumadığını söylemiş.
Sonra muhtemelen okuduktan sonra Genelkurmay Başkanına “Evet üslubunu ben de beğenmedim ama ben Rasim’le konuşurum, çok üzülmeyin” demiş.
Erdoğan geçtiğimiz pazartesi günü Harp Akademileri Komutanlığı ziyaretinde de generallerle bu konuyu konuşmuş. Gönüllerini almış.
Bunlar Genelkurmay’dan aldığım bilgiler.
Bir de Sabah Gazetesi içinden dedikodu vereyim. Malum kurucularından olduğum eski gazetem Sabah.
Rasim Ozan Kütahyalı Genelkurmay Başkanı’nı üzen yazısından bir gün sonra konuyu tekrar ele alan ve bazı noktalarını açan bir yazı daha kaleme almış ama bu kez yazısı konmamış.
Haber kaynağıma göre gazete yönetimi saraydan aranmış. “Daha fazla gürültü çıkarmayalım, zaten yakında gereği yapılacak, artık yazılmasın” talimatı vermiş.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…