Dolar 32,4256
Euro 34,4563
Altın 2.486,52
BİST 9.679,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 26°C
Az Bulutlu
Ankara
26°C
Az Bulutlu
Çar 24°C
Per 21°C
Cum 16°C
Cts 16°C

JANDARMA GÜYA SİVİLLEŞTİ!

19 Şubat 2018 00:56
481

11 Mart 2015

BÖYLE SİVİLLEŞME Mİ OLUR? 

Jandarma sivilleşti şeklinde basında yayınlanan haberler, tam olarak işin iç yüzünü yansıtmamaktadır. 

Askeri bir kurumunun sivilleşmesi için, askeriye ile olan organik bağlantısının kesilmesi gerekir. Yani gerek personeli, gerek yönetimi, gerek kendi iç disiplinin düzenleyen kurallar askeri kanun ve kaidelerden ayrı olması gerekir. 

– Mevcut düzenleme ile jandarma personeli yine TSK’dan temin edilecek,

– Askeri Kanunlar (İç Hizmet, Personel Kanunu vb.) aynen geçerli kalacak,

– Çalışma şartlarını düzenleyen mesai çizelgesi TSK ile aynı kalacak, 

– Personel ödül ve ceza sistemi TSK’dan farklı değil, 

– Atamalarda  General rütbesinde olmayan daire başkanlarıyla il ve ilçe jandarma komutanlarının atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri İçişleri Bakanı tarafından yapılacak,

– Diğer subaylar ile assubaylar ve uzman jandarmaların atanması, yer değiştirmesi ve geçici görevlendirmeleri Jandarma Genel Komutanı’nın yetkisinde olacak, (astlar için bir değişiklik yok)

– Jandarma komutanlarının valilere bağlanması yasalllaştı ( Bir ilin emniyet ve asayişinden birinci derecede valiler sorumludur.) 

Yukarıdaki maddelerden anlaşılacağı üzere, yapılan tam bir  sivilleşme değil, atama, ve diğer yönlerden bağlantıların ve  amirlerinin değiştirlmesinden ibarettir.

 

 

 

 Konu ile ilgili olarak hazırlanan derleme ve “İç Güvenlik Yasa Tasarısı” aşağıdadır. 

 

İÇ GÜVENLİK REFORMU TASARISI HAKKINDA

I. Genel Olarak :

Kamuoyunda ” İç Güvenlik Reformu Paketi ” olarak adlandırılan kanun tasarısı, ” Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” adı altında, İç İşleri Bakanlığı’nca hazırlanmış ve Bakanlar Kurulunca, 24 Kasım 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuş bir torba kanun düzenlemesi hüviyetindedir.

1 / 995 sayılı 24.11.2014 tarihli tasarı için İç işleri Komisyonu, Esas Komisyon olarak görevlendirilmiş ; Anayasa,Avrupa Birliği ile Uyum, Adalet, İnsan Haklarını İnceleme, Plan ve Bütçe, Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor ile Milli Savunma Komisyonlarına da tali komisyon olarak görev verilmiştir.

Toplam 43 maddeden oluşan torba kanun tasarısı ;

Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu,

-Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu,

-Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu,

-Terörle Mücadele Kanunu,

-Türk Ceza Kanunu,

-Ceza Muhakemesi Kanunu,

-İl İdaresi Kanunu,

-Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında   Kanun,

-Kimlik Bildirme Kanunu,

-Emniyet Teşkilatı Kanunu,

-Polis Yüksek Öğretim Kanunu,

-Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu,

-Nüfus Hizmetleri Kanunu,

-Türk Vatandaşlığı Kanunu

-Pasaport Kanunu,

-Elektronik İmza Kanunu

-İç işleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun,

-Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun,

-Değerli Kağıtlar Kanunu,

-Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu,

-On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

olmak üzere toplam 21 kanunda değişiklik getirmektedir.

II. Gerekçe :

Düzenlemenin genel gerekçesinde, toplam ( IV ) başlık altında yapılan açıklamalara bakılır ise ;

*Son zamanlarda meydana gelen toplumsal olayların, terör örgütlerinin propagandasına dönüşmesi ve göstericilerin, vatandaşların can ve mal güvenliklerini tehdit etmesi sebebi ile özgürlük – güvenlik dengesini bozmadan yeni tedbirler alınmasının zorunlu halde geldiği,

*Polis amirlerinin rütbe terfilerinde mevcut kıdeme dayalı terfi sisteminin, yerini liyakat sistemine bırakması gerektiği böylece ihtiyaç duyulmayan rütbelerdeki aşırı yığılmanın önüne geçileceği,

*Demokratik rejimin gereği olarak, sivil otoritenin ve denetimin güçlendirilmesi amacı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının, İçişleri Bakanlığı ile ilişkilerinin yeniden düzenlendiği,

*Nüfus hizmetlerine ilişkin iş ve işlemlerin daha sağlıklı yürütülmesi, hız ve kalitenin arttırılması için Nüfus Hizmetleri Kanununda düzenleme yapmaya ihtiyaç duyulduğu

ifade olunmaktadır.

Ne var ki, getirilen düzenlemelerin içeriği incelendiğinde ; gerçekte kuvvetler ayrılığı ilkesine ağır zarar verecek ve demokratik rejimi ve Hukuk Devleti anlayışını ” Polis Devleti ” haline getirecek bir tasarı ile karşıya karşıya olunduğu görülmektedir.

İronik biçimde, “İç Güvenlik Reformu” olarak takdim olunmak istenen mevcut tasarının bizatihi kendisinin, vatandaşların hukuki güvenliği için tehdit oluşturduğu söylenebilir. Önemli değişikliklere aşağıda kısaca değinilmiştir.

III. Hukuk Güvenliğini Tehdit Eden Düzenlemeler

A)Tasarının, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda getirmek istediği değişiklikler ile ;

1.Kolluk amirleri, Ceza Muhakemesi Hukukunda ” Koruma Tedbirleri ” arasında düzenlenen ‘Arama’ yetkisinin kullanımında, Cumhuriyet Savcısının iradesine ihtiyaç duyulmadan yetkili hale getirilmektedir.

Üstelik, arama yetkisini kullanacak kolluk amirlerinin, İç İşleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dahilinde mülki amirler tarafından görevlendirilmesi öngörülmüştür. Böylece adli soruşturmaya yön verecek bir koruma tedbiri, yürütme organının etkisine açık hale getirilmektedir.

Yargı yetkisi ve fonksiyonun gasbı olarak görülebilecek bu düzenleme, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun mevcut sistematiği ile de taban tabana zıttır. Zira, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Cumhuriyet Savcılarını, adli soruşturmanın mutlak hakimi kılmış ; 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun, vatandaşların hukuk güvenliği açısından zaafiyet getiren, “kolluk ile savcılık arasındaki yetki paylaşımı” anlayışına son vermiştir.

Bu cümleden olarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Arama” tedbirini düzenleyen 119.ncu maddesinde, kolluk amirinin arama tedbiri ile ilgili olarak emir verebilme yetkisi, ancak gecikmesinde sakınca bulunan ve Cumhuriyet savcısına ulaşılamayan hallere münhasır iken[1] ; kolluk amiri, Tasarıdaki düzenleme ile Ceza Muhakemesi Kanununun getirdiği bu sınırlamaya tabi olmaksızın doğrudan ve acele hallerde sözlü olarak dahi emir verme yetkisi ile donatılmak istenmektedir.

Kanaatimizce, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunundaki düzenleme ile çelişen tasarının bu hali ile kanunlaşması, Anayasa Mahkemesi’nin iptal müeyyidesini devreye sokacaktır.

2.Polis Vazife ve Salahiyet Kanunundaki silah kullanma yetkisi, getirilen düzenleme ile genişletilmek istenmektedir. Mevcut Kanunda, bu yetki, esas itibarıyla, polisin, kendisini ve başkasına yönelik bir saldırı haline hasredilmiş ve meşru savunmanın şartları aranmıştır.

Tasarıya göre ise kendisine veya başkasına yönelik saldırı dışında ; işyerleri, konutlar, kamu binaları, ibadethaneler, okullar, yurtlar ve araçlara yapılacak saldırılara karşı da polis silahını kullanabilecek şekilde yetkilendirilmekte, meşru savunma kavramına ise herhangi bir atıf yapılmamakta, sadece “ölçülülük” ilkesi vurgulanmaktadır.

Kayda değer bir başka husus da, polisin silah kullanabilmesi için mütecavizin elinde ateşli silah olmasının şart koşulmamasıdır.  Molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı silahlar da düzenleme ile bu kapsamda sayılmaktadır. Düzenleme bu hali ile çok vahim sonuçlar doğurmaya gebedir.

________________

1-Arama tedbirinin uygulanabilmesi için hâkim kararının olması esastır. Bununla birlikte mevcut Ceza Muhakemesi Kanununda gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısına da bu yetki verilmiş ve Cumhuriyet savcısına ulaşılamayan bu hallerde ise kolluk amirinin arama için kolluk görevlilerine yazılı emir verebileceği öngörülmüştür.

 

3.Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun, iletişimin tespit ve dinlenmesine ilişkin yetkiler içeren maddesinde değişiklik yapılarak ; bu yöndeki yazılı emrin, yetkili hakimin onayına sunulma süresi, 24 saatten 48 saate çıkarılmakistenmektedir.

Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanununda da benzer şekilde getirilmek istenen bu değişiklikler, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun anılan tedbir ile ilgili süreyi 24 saat olarak belirleyen 135. madde ve devamı hükümlerine aykırıdır.

B)Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda Yapılmak İstenen Değişiklik ;

Tasarı ile silah kavramı genişletilmekte ; havai fişek, molotof ve benzeri patlayıcı maddeler, delici, kesici aletler, taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, demir bilye ve sapan gibi bereleyici aletler de kapsama alınmakta ve Kanunda mevcut cezalar daha da arttırılmaktadır.

Benzer şekilde yasadışı örgütlerin amblemlerini taşıma, kimliklerini gizleyecek şekilde yüzlerini maske ile örtme, hapis cezası gerektiren bir suç fiili olarak düzenlenmiştir.

Tasarı ile Terörle Mücadele Kanunu’nun toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin paralel hükümlerinde de benzer değişiklik yapılmıştır.

Uygulamada, bu düzenlemenin, toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarını kullanmayı engelleyecek şekilde yorumlanması kuvvetle muhtemeldir.

C)Ceza Muhakemesi Kanununda yapılmak İstenen Değişiklik ;

Tasarının, ” Polis Devleti ” ni çağrıştıran en çarpıcı düzenlemelerinden birini, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ” Gözaltına Alma ” tedbiri ile ilgili 91. maddesinde yapılmak istenen değişiklik oluşturmaktadır.

Düzenleme ile mülki amirlerce belirlenecek KOLLUK AMİRLERİ tarafından24 saate kadar ; şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda 48 saate kadar gözaltına alabilme kararı verilebilmesi öngörülmektedir. Tasarıda, Cumhuriyet savcısına da lütfen yer verilmiş ; yukarıda belirtilen sürelerin sonunda kendisine bilgi verilerek talimatı doğrultusunda kolluğun hareket edeceği belirtilmiştir. Bunun, fertlerin hukuki güvenliği için bir teminat oluşturmadığı açıktır.

Tasarı, bu hali ile hukuk güvenliğinden tam bir geriye gidişi temsil etmektedir.

D)İl İdaresi Kanununda Yapılmak İstenen Değişiklik ;

Yürütmenin sahip olduğu çoğunluk ile Yasamaorganını kontrol ettiği malumdur. Tasarıda getirilmek istenen değişiklikler ile mülki amirler aracılığı ile yargı fonksiyonu da kontrol altına alınmak istenmektedir. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nda getirilmek istenen değişiklikler, bununla ilgilidir.

İl İdaresi Kanununa göre Vali, İl sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvetleri ve teşkilatının amiri olarak ; Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri almaya yetkilidir.

Kanun, mülki amir olarak Valiyi, önleyici kolluk anlayışı içinde yetkilendirmiş iken ; Tasarı, Valiye lüzumu halinde kolluk amir ve memurlarına SUÇUN AYDINLATILMASI ve SUÇ FAİLLERİNİN BULUNMASI İÇİN gereken acele tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emir verebilme yetkisini düzenlemektedir.

Oysa suç işlendikten sonra adli soruşturmanın başlaması esas olup ; Ceza Muhakemesi Kanununa göre yapılacak soruşturmanın tüm idaresi de Cumhuriyet Savcılarının yetki ve gözetimindedir. Dolayısıyla, suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması amacı ile Valinin kolluk amir ve memurlarına emir verme yetkisi, cumhuriyet savcılarının görev alanlarına doğrudan tecavüz oluşturmaktadır.

Valiye, Cumhuriyet Savcılarının yetkilerini bahşeden bu  düzenleme ; kamu düzenini ve güvenliğini sağlamak için bütün kamu kuruluşlarının ( adli ve askeri kuruluşlar hariç ) araçlarını isteme, personellerine görev verme yetkileri ile birlikte okunduğunda, daha da anlamlı hale gelmektedir.

Nihayet, Tasarı ile Valilere, il jandarma komutanı hariç il jandarma komutanlıklarındaki görevli personeli, askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia olunan suçlarla ilgili olarak görevden uzaklaştırabilme yetkisi de verilmek istenmektedir.

Üstelik görevden uzaklaştırma yetkisi ile 657 sayılı Kanunun 141. maddesine göre işlem yapılacağı da belirtilmiştir. Bunun anlamı, görevden alınan personelin maaşının 1/3’ü kesilecek olmasıdır. Mevcut Kanunda ise görevden uzaklaştırma tedbiri böyle bir hukuki / mali sonuç doğurmamaktadır.

Tasarı, böylece Hükümete / Yürütme organına, Bakanlık ve mülki amirler aracılığı ile kolluk kuvvetleri üzerinde mutlak hakimiyet kurmayı ; kolluk kuvvetleri marifeti ile de yargının görev ve yetki sahasını kontrol edebilme imkanı vermeyi amaçlamaktadır.

E)Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanununda Yapılmak İstenen Değişiklik ;

Toplam 43 maddeden oluşan Tasarının, 9 maddesi, Jandarma teşkilatına yönelik düzenlemelere ayrılmıştır.

Getirilmek istenen düzenleme ile Jandarmanın görev ve sorumluluk alanı kapsamına, hizmet gereklerine göre belediye sınırları da dahil edilmekte,

General rütbesine olmayan daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmelerinin İçişleri Bakanlığınca yapılacağı,

Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen jandarma personelinin İçişleri Bakanınca görevden uzaklaştırılacağı,

Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141. maddesine göre kesintili aylık ödeneceği,

Jandarmanın askeri görevleri dışındaki diğer görevleri ile ilgili eylem ve işlemlerinin, İçişleri Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri tarafından denetleneceği ve teftiş edileceği,

İl jandarma komutanı ile merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il valisince ; ilçe jandarma komutanı hakkında kaymakamın değerlendirmesi alınarak il valisi tarafından her yıl sonunda askeri görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporunun hazırlanacağı ; bu raporların terfi, ödüllendirme atama ve yer değiştirmelerinde dikkate alınacağı

belirtilmektedir.

Jandarma sınıfı ve teşkilatı, Türkiye coğrafyasının % 87’sine karşılık gelen bir sorumluluk alanı içinde görev yapmaktadır. 2803 sayılı Teşkilat Kanununa göre Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olan Jandarma, eğitim ve öğretim bakımından Genelkurmay Başkanlığına ; emniyet ve asayiş hizmetleri ile ilgili diğer görevleri bakımından ise İçişleri Bakanlığına bağlı askeri bir güvenlik ve kolluk kuvveti olarak tarif olunmuştur.

Mevcut Kanun, asteğmenden Albay rütbesine kadar jandarma subaylarının atanması yetkisini Jandarma Genel Komutanına vermiş iken ; Tasarı, daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atanma, yer değiştirme ve geçici görevlendirmelerinde yetkiyi, Jandarma Genel Komutanın elinden alarak İçişleri Bakanına vermektedir.

Jandarmada, atama / görevlendirme yetkilerinin büyük ölçüde[2] siyasi iradeye bırakılması, özü itibarı ile askeri nitelikte olan bu teşkilatın kimyası / dokusu ile uyuşmamaktadır. Jandarma Genel Komutanlarının, Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı orgeneraller arasından seçilmesi, Jandarma sınıfını kendi içinden bir genel komutan yetiştirmeye müsait düzenlemeye sahip olmaması ; uygulamada Genel Komutanın, başına geldiği teşkilatını tanıyıp öğrenmesi sürecinde esasen bir zaman kaybı yaratmakta iken ; askeri hizmetin doğasına uzak sivil / siyasi iradenin çok sayıda personelin atanmalarında yetkili kılınması da, Jandarma Teşkilatının geleceği için tahripkâr sonuçlar doğurabilecektir.

Kendi devasa sorumluluk alanı içinde vukubulan adli olayların, 2012 yılı verilerine göre % 93’ünü aydınlatan bir teşkilatın, bu başarısının altında yüksek bir askeri disiplin ve görev şuurunun yattığı sarihtir. Atama yetkileri ile birlikte görevden uzaklaştırma, soruşturma açma yetkilerinin de Bakanlık ve mülki makamlara verilmesi ; Jandarmayı, 2803 sayılı Kanuna göre bir parçası sayıldığı Türk Silahlı Kuvvetlerinden koparacaktır. Zor fiziki koşullar altında, netameli bir coğrafyada icra edilmekte olan vazifenin, bu olumsuz gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değildir.

Demokratikleşme gerekçesi ile getirildiği iddia olunan bu düzenlemenin doğuracağı olumsuz sonuçların yeterince kavranmadığı görülmektedir.

 

2.Türkiye’de 81 İl ve 957 İlçe bulunduğu dikkate alınır ise çok yüksek sayıda askeri personelin atamaları, İçişleri Bakanının iradesine tabi kılınmaktadır.

 

 

 

***

                                      İÇ GÜVENLİK YASA TASARISI

Kamuoyunda “iç güvenlik paketi” olarak bilinen “Polis Vazife Ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın tam metni: 

Madde 1 –

4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun 4/A maddesinin altıncı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Ancak bu” ibaresi “Bu” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“Ancak, el ile dıştan kontrol hariç, kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dâhilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hallerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir. Kolluk amirinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Bu fıkra kapsamında yapılan araç aramalarına ilişkin olarak kişiye, arama gerekçesini de içeren bir belge verilir.”

Madde 2 –

2559 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş ve aynı fıkrada yer alan “Yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar.” ifadesi “eylemin veya durumun niteliğine göre; koruma altına alır, uzaklaştırır ya da yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar.” şeklinde değiştirilmiştir.

“H) Başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürenleri,”

Madde 3 –

2559 sayılı Kanunun 15 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Polis; müşteki, mağdur veya tanık ifadelerini, talepleri hâlinde ikamet ettikleri yerlerde veya işyerlerinde de alabilir. Bu fıkranın kapsamı ile uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca belirlenir.”

Madde 4 –

2559 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendine “basınçlı” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve/veya boyalı” ibaresi ve aynı maddenin yedinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“d) Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde,”

Madde 5 –

2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “yirmidört saat” ibaresi “kırk sekiz saat” şeklinde, üçüncü ve dokuzuncu fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yetkili ve görevli hâkim, Ankara ağır ceza mahkemesi üyesidir.”

“Bu maddede yer alan faaliyetlerin denetimi; sıralı kurum amirleri, mülki idare amirleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ilgili bakanlığın teftiş elemanları tarafından yılda en az bir defa yapılır. Bu faaliyetler Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından da denetlenebilir. Bu kapsamda yapılan denetimlerin sonuçları bir rapor hâlinde  Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulur.”

Madde 6 –

10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun ek 5 inci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “yirmidört saat” ibaresi “kırk sekiz saat” şeklinde, ikinci ve sekizinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yetkili ve görevli hâkim, Ankara ağır ceza mahkemesi üyesidir.”

“Bu maddede yer alan faaliyetlerin denetimi; sıralı kurum amirleri, mülki idare amirleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve ilgili bakanlığın teftiş elemanları tarafından yılda en az bir defa yapılır. Bu faaliyetler Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından da denetlenebilir. Bu kapsamda yapılan denetimlerin sonuçları bir rapor hâlinde  Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulur.”

Madde 7 –

6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine “Ateşli silahlar veya” ibaresinden sonra gelmek üzere “havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dâhil” ibaresi ve “zincir” ibaresinden sonra gelmek üzere “, demir bilye ve sapan” ibaresi eklenmiştir.

Madde 8 –

2911 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine;

a)Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dâhil patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir, demir bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler taşıyarak veya kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örterek katılanlar iki yıl altı aydan dört yıla kadar,

b)Yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşıyarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar ile kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşıyarak veya bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazları ile yayınlayarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar,

hapis cezası ile cezalandırılırlar.”

Madde 9 –

2911 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Rücu

EK MADDE 1- Şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylarda kamu mallarına verilen zararlar ile gerçek ve tüzel kişilerin mallarına verilen zararların Devlet tarafından karşılanması hâlinde, ilgili idare ödeme nedeniyle genel hükümlere göre sorumlulara rücu eder. Bu Kanun kapsamındaki rücu istemine ilişkin zamanaşımı süreleri bir kat artırılarak uygulanır.”

Madde 10 –

12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yürürlükten kaldırılmış ve aynı maddeye bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları hâlinde verilecek cezanın alt sınırı dört yıldan az olamaz.”

Madde 11 –

26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasına “morfin” ibaresinden sonra gelmek üzere “, sentetik kannabinoid ve türevleri” ibaresi eklenmiştir.

Madde 12 –

5237 sayılı Kanunun 191 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(10) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Madde 13 –

4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 91 inci maddesine üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

“(4) Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.

a)Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.

b)26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

1.Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85),

2.Kasten yaralama (madde 86, 87),

3.Cinsel saldırı (madde 102),

4.Çocukların cinsel istismarı (madde 103),

5.Hırsızlık (madde 141, 142),

6.Yağma (madde 148, 149),

7.Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),

8.Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195),

9.Fuhuş (madde 227),

10.Kötü muamele (madde 232),

c)12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar.

d)6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar.

e)10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.

f)21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde belirtilen suçlar.”

Madde 14 –

5271 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“g) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.

h) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.”

Madde 15 –

10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“G) Vali, lüzumu hâlinde, kolluk amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emirler verebilir. Kolluk bu emirleri mevzuatta belirlenen usule uygun olarak yerine getirir.

H) Vali, kamu düzenini ve güvenliğini veya kişilerin can ve mal emniyetini sağlamak amacıyla aldığı tedbir ve kararların uygulanması için adli kuruluşlar ile (D) fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla askerî kuruluşlar dışında, mahallî idareler dâhil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının itfaiye, ambulans, çekici, iş makinesi ve tedbirlerin zorunlu kıldığı diğer araç ve gereçlerinden yararlanabilir, personeline görev verebilir. Kamu kurum ve kuruluşları, valinin bu konudaki emir ve talimatlarını yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde vali emir ve talimatlarını kolluk aracılığıyla uygular. Bu fıkradaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya geciktirilmesi sebebiyle oluşan kamu zararı ile gerçek ve tüzel kişilerin Devlet tarafından karşılanan zararları ilgili idarece genel hükümlere göre sorumlu kamu görevlilerinden tazmin edilir.

I) (H) fıkrası ile valiye verilmiş olan yetkiler, ilçede kaymakam tarafından da kullanılabilir.”

Madde 16 –

5442 sayılı Kanunun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak, kamu düzenini ve güvenliğini veya kişilerin can ve mal emniyetini sağlamak ya da toplumsal olayları önlemek amacıyla vali tarafından alınan ve usulüne göre tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlere aykırı davrananlar, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

Madde 17 –

17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Devlet, ödeme nedeniyle genel hükümlere göre sorumlulara rücu eder. Bu Kanun kapsamındaki rücu istemine ilişkin zamanaşımı süreleri bir kat artırılarak uygulanır.”

Madde 18 –

26/6/1973 tarihli ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ayrılanların” ibaresi “ayrılanlar ile araç kiralayanların” şeklinde değiştirilmiştir.

Madde 19 –

1774 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 3- Araç kiralama şirketlerinin sorumlu işleticileri ve yöneticileri, kiralanan araç bilgileri ile aracı kiralayanların kimlik bilgileri ve kira sözleşmesi kayıtlarını usulüne uygun şekilde günü gününe tutmak ve bu kapsamda mevcut bilgi, belge ve kayıtları genel kolluk kuvvetlerinin her an incelemelerine hazır bulundurmak zorundadırlar. Ancak araç kiralayanın kamu kurum veya kuruluşu olması hâlinde sadece kamu kurum veya kuruluşuyla yapılan sözleşme ile araç bilgileri sisteme kaydedilir.

Araç kiralama esnasında gerçeğe aykırı kimlik kullananlar ile birinci fıkra kapsamında elde edilen bilgi ve kayıtları, hukuka aykırı olarak kullanan, bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılır.

Birinci fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenlere iki bin Türk lirası, gerçeğe aykırı kayıt tutan veya bilgi verenlere beş bin Türk lirası idari para cezası, mülki idare amirlerince verilir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren 1 ay içinde ödenir. İşlenen bir suçun gizlenmesi amacıyla bilgilerin yok edilmesi hâlinde işletme ruhsatı iptal edilir. Bu fıkraya göre idari yaptırımların uygulanması ceza soruşturması ve kovuşturması yapılmasına engel değildir.

Bu maddenin uygulanması ile görevi gereği bu verileri kullanan kamu personelinin denetimine ilişkin esas ve usuller İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenir.”

Madde 20 –

1774 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 4- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde araç kiralama şirketleri tüm kayıtlarını bilgisayarda tutmak ve bilgisayar terminallerini genel kolluk kuvvetlerinin ek 1 inci maddeye göre kurulan bilgisayar terminallerine bağlamak zorundadırlar. Bu şartı yerine getirmeyen işletmelere mülki idare amirlerince on bin Türk lirası idari para cezası verilir. Bu fiilin tekrarı hâlinde işletme ruhsatları iptal edilir.”

Madde 21 –

4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilât Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Birinci Sınıf Emniyet Müdürü” rütbesi bölümünün 1 inci ve 2 nci meslek dereceleri kısımlarının karşısında yer alan görev unvanları ile “İkinci Sınıf Emniyet Müdürü” rütbesi bölümünün 3 üncü meslek derecesi kısmının karşısında yer alan görev unvanları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Merkez Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri”

“Daire Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, İl Emniyet Müdürü, Polis Başmüfettişi, Öğretim Görevlisi, Merkez Emniyet Müdürü, Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Akademisi Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu Grup Amiri, Emniyet Müşaviri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Eğitim Merkezi Müdürü, Uçuş Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Pilot”

“Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürü, Daire Başkan Yardımcısı, İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Polis Müfettişi, Hukuk Müşaviri, İlçe Emniyet Müdürü, Polis Akademisi Bölüm Başkanı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı, Polis Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı, Enstitü Sekreteri, Öğretim Görevlisi, Uçuş Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Havacılık Müdürü, Pilot”

“İkinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde olan polis amirleri; emniyet ve asayiş durumu, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikler, nüfus büyüklüğü, şehirleşme düzeyi gibi kriterler dikkate alınarak belirlenecek ilçelere, ilçe emniyet müdürü olarak atanabilirler.

2 nci, 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı meslek derecelerinde bulunan personel ihtiyaç hâlinde görev unvanlarına bakılmaksızın araştırma, inceleme ve denetleme gibi görevler verilmek üzere atandıkları birim amirinin emrine alınabilirler.

İdare, her rütbe ve meslek derecesi karşısında gösterilen görev unvanları arasında personelin görev yerini değiştirmeye yetkilidir.”

Madde 22 –

3201 sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 55- Polis amirleri, rütbe sırası ile Komiser Yardımcısı, Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü, Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü, İkinci Sınıf Emniyet Müdürü, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet Müdürüdür.

Polis amirlerinin, rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri rütbe sırası ile aşağıda gösterilmiştir.

3-075.jpg

Her amir rütbesinde bulunması gereken toplam kadro sayısı, emniyet hizmetleri sınıfına ait toplam kadro sayısına göre, aşağıda hizalarında yer alan oranlara karşılık gelen sayıyı geçemez. Hesaplamalarda küsurat dikkate alınmaz.

2-101.jpg

 

Rütbelere terfi ettirilecek personelin kurullarda görüşülmesi kıdem sırasına göre, rütbelere terfiler ise bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere liyakate göre yapılır.

Kıdem sırasının tespitinde, bulunulan rütbeye terfi tarihi esas alınır. Aynı tarihte terfi edenlerden performans değerlendirme puanı yüksek olanlar, performans değerlendirme puanlarının eşitliği hâlinde bulunduğu rütbede aldığı başarı ve üstün başarı belgesi fazla olanlar, başarı ve üstün başarı belgesinin sayıca eşitliği hâlinde ise sicil numarası daha küçük olanlar diğerlerine göre kıdemli sayılırlar.

Kıdem sırası, Emniyet Genel Müdürlüğünce her yıl mart ayında Teşkilata duyurulur.

Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü personel işlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısının başkanlığında, Personel Dairesi Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri ve Genel Müdürün uygun göreceği iki Daire Başkanı ile Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılarının birinden teşekkül eder.

Emniyet Amirleri ile Dördüncü ve Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat koşullarını belirlemek ve terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı ile Polis Başmüfettişleri arasından seçilecek bir Polis Başmüfettişi ve İl Emniyet Müdürleri arasından seçilecek iki İl Emniyet Müdüründen teşekkül eder. Bu Kurulda görev yapacak Polis Başmüfettişi ile İl Emniyet Müdürlerinin seçimine ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir.

Kurullar her yıl mayıs ayında toplanır ve kararlar oy çokluğu ile alınır. Ancak Bakanın onayı ile kurullar, yıl içinde birden fazla toplanabilir ve terfi değerlendirmesine karar verebilirler.

Terfiler, her yıl haziran ayında topluca yapılır. Ancak kurulların yıl içinde birden fazla toplanması hâlinde, terfiler toplantının yapıldığı ay sonunda yapılır.

Kurullarda personelin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için;

a)Bulunulan rütbelerdeki en az bekleme sürelerinin tamamlanması,

b)Bekleme süresi içindeki yıl sayısı kadar iyi veya çok iyi performans değerlendirme puanının alınması,

c)Yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması,

d)Polis Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek yöneticilikle ilgili hizmet içi eğitimde başarılı olunması,

şarttır.

İkinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde en az bekleme süresini tamamlayanlar, terfien Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde ikinci meslek derecesi karşılığı görev unvanlarına atanabilirler.

İhtiyaç hâlinde meslekte fiilen iki yılını dolduran ve kırk beş yaşından gün almamış lisans mezunu polis memurları, başpolis memurları ve kıdemli başpolis memurları arasında yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olanlardan, Polis Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek ilk derece amirlik eğitimini başarıyla bitirenler Komiser Yardımcılığı rütbesine atanır. Adaylarda aranacak diğer nitelikler, sınavlara ve ilk derece amirlik eğitimine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.

Polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde, bu rütbedeki fiili çalışma süresi esas alınır.

Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, yüksek lisans, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebiyle geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilir. Ancak bu şekilde geçirilen sürelerin toplamda üç yılı aşan kısmı rütbe terfilerinde değerlendirilmez. Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır.

Taksirli suçlar hariç, paraya çevrilse veya ertelense dahi alınan hapis cezaları, aylıksız izinde geçen süreler, uzun ve kısa süreli durdurma cezaları ile meslekten ve memuriyetten men cezaları, ceza süreleri kadar rütbe terfiini geri bıraktırır. Her yetersiz performans değerlendirme puanı rütbe terfiini bir yıl geciktirir.

Bir üst rütbeye terfi etmek için belirlenen diğer şartları taşımakla birlikte, belirlenen rütbedeki kadrosuzluk nedeniyle terfi edemeyen personele bir üst rütbeye terfi eden emsallerine ödenen ek gösterge, zam ve tazminatlar ödenir.

Rütbe terfileri ve sınavlar ile meslek içi yöneticilik eğitim kursları, eğitim tarih ve süreleri ile değerlendirme kurullarının çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.

Bulundukları rütbelere terfi ettikleri tarihten itibaren beş yıl içinde bir üst rütbeye terfi edemeyen emniyet amirleri ile Dördüncü, Üçüncü ve İkinci Sınıf Emniyet Müdürleri, emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olmaları kaydıyla, Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve Bakan onayı ile emekliye sevk edilirler.

Birinci Sınıf Emniyet Müdürlerinin bulundukları rütbedeki en fazla bekleme süresi altı yıldır. Bu süre sonunda bir üst rütbeye veya meslek derecesindeki göreve atanamayanlar, emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olmaları kaydıyla, kadrosuzluk nedeniyle Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve Bakan onayı ile emekliye sevk edilirler. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri, Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Akademi Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu Grup Amiri, Polis Başmüfettişi, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü ve Polis Eğitim Merkezi Müdürü olarak fiilen görev yapanlardan, hizmet gerekleri nedeniyle kadrosuzluktan emekliye sevk edilmesi uygun görülmeyenler hizmete devam ettirilirler. Bu şekilde göreve devamı uygun görülenlerin durumu, iki yılda bir Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından ayrıca karara bağlanır.

On dokuzuncu ve yirminci fıkra hükümlerine göre emekliliğe sevk edilenlere, emekliye sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil); emniyet amirlerine %110’u, Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürlerine %120’si, Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürlerine %130’u, İkinci Sınıf Emniyet Müdürlerine %140’ı, Birinci Sınıf Emniyet Müdürlerine %150’si oranında kadrosuzluk tazminatı, rütbelerinin ve makamının yaş haddinden az olmamak üzere altmış yaşına kadar olan sürede Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenir. Verilecek emekli aylığı ve kadrosuzluk tazminatı toplamı, Genel Müdürlükte aynı kadrodaki emsaline kadrosuna bağlı olarak mali haklar kapsamında yapılan toplam ödemeyi geçemez. Bu tazminat, vergiye tabi değildir ve yaş haddinden önce ölenlerin varislerine intikal etmez. Kadrosuzluk tazminatı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca üçer aylık devreler hâlinde faturası karşılığında Hazineden tahsil edilir.

Madde 23 –

3201 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatındaki tıbbi, teknik ve mali hizmetler veren daire başkanlıkları ve şube müdürlüklerine ilişkin kadrolara, emniyet hizmetleri sınıfı dışından da atama yapılabilir. Bu şekilde atama yapılan kadroların hizmet sınıfı, atananların bu kadrolarda bulundukları süre boyunca genel idare hizmetleri sınıfı olarak kabul edilir.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis eğitim kuramlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları şarttır.”

Madde 24 –

3201 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“EK MADDE 9- Emniyet Teşkilatında bulunanlara doğrudan doğruya disiplin cezası vermeye yetkili olanlar aşağıda gösterilmiştir.

A)İçişleri Bakanı; merkez ve taşradaki her rütbe ve derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezası,

B)Emniyet Genel Müdürü ve valiler; Emniyet Genel Müdürü merkezdeki, valiler il ve bağlı ilçelerdeki her rütbe ve derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 10 günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,

C)Daire Başkanı, Eğitim ve Öğretim Kurumu Müdürleri, İl Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar; emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 3 günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,

D)Kriminal Laboratuvar Müdürü, Şube Müdürü, İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Emniyet Amiri ve Polis Merkezi Amiri; emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki Emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 1 günlük aylıktan kesme cezası,

vermeye yetkilidirler.

Disiplin amirleri, emniyet hizmetleri sınıfı dışındaki Devlet memurlarına da aynı disiplin cezalarını verebilirler.

Disiplin amirleri, disiplin amiri oldukları her rütbe ve derecedeki tüm personel hakkında disiplin soruşturması açabilirler.”

Madde 25 –

3201 sayılı Kanunun ek 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve beşinci fıkrasına “öğretim masraflarını” ibaresinden sonra gelmek üzere “kanuni faizi ile birlikte, bu sürenin eksik kalan kısmı ile orantılı miktarı” ibaresi eklenmiştir.

“Lisans mezunlarından Kamu Personeli Seçme Sınavında Bakanlıkça belirlenecek taban puanı almış olanlar arasından sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık tarihi itibarıyla yirmi sekiz yaşından gün almayan erkek ve kadın adaylar arasından yönetmelikle belirlenecek şartları taşıyanlar ve sınavda başarılı olanlar polis meslek eğitim merkezlerine alınırlar.”

Madde 26 –

3201 sayılı Kanunun geçici 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “değerlendirilmez” ibaresi “değerlendirilir” şeklinde değiştirilmiştir.

Madde 27 –

3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 32- Bu maddeyi ihdas eden Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir.”

Madde 28 –

3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.”

Madde 29 –

3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 24- Polis kolejinde öğrenime devam eden öğrenciler, Millî Eğitim Bakanlığınca polis koleji giriş sınavının yapıldığı tarihte aldıkları Ortaöğretim Yerleştirme Puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilirler.

Polis kolejinde görev yapan eğitim öğretim hizmetleri sınıfında yer alan personel, kadro derecelerine uygun öğretmen unvanlı kadrolara atanmak üzere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Genel Müdürlük tarafından Millî Eğitim Bakanlığına bildirilir. Bunların atamaları, bildirimi izleyen bir ay içinde yapılır ve atama işlemi yapılıncaya kadar mali ve sosyal hakları, anılan birim tarafından ödenmeye devam olunur.

Mevcut amir rütbeleri için ihdas edilmiş bulunan kadro sayılarının, 55 inci maddenin üçüncü fıkrasında her amir rütbesi için öngörülen azami kadro sayısından fazla olması hâlinde, bu fazlalık giderilinceye kadar, boşalan kadrolar herhangi bir işlem yapılmaksızın iptal edilmiş sayılır.”

Madde 30 –

3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 25- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ek 24 üncü madde gereğince tazminat yükümlülüğü doğanlar ve devam edenler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde memuriyetten ayrıldıkları birimlere müracaat etmeleri hâlinde ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası hükmünden yararlandırılırlar. Ödemesi devam edenlerden ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası çerçevesinde yapılacak hesaplamaya göre fazla ödeme yapmış olanlar ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ödemesini tamamlamış olanlara geri ödeme yapılmaz.”

Madde 31 –

3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 26- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce atanan polis amirlerinin rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri ile (B) grubundan (A) grubuna geçiş işlemleri aşağıdaki hükümler çerçevesinde yürütülür.

Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksekokullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.

Polis amirlerinin, rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri rütbe sırası ile aşağıda gösterilmiştir.

1-112.jpg

 

(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık yükseköğretim kurumunu bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara bağlıdır:

a)Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis amirleri için öngörülen en az bekleme süresi kadar çalışmış olmak.

b)Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine terfide bu grup için ayrı yapılacak yazılı ve sözlü sınav ile meslek içi yöneticilik eğitiminde başarılı olmak.

c)Merkez Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri rütbesine terfi etmiş olmak.

(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin sayısı, o yıl itibarıyla (A) grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının %10’unu geçemez.”

Madde 32 –

3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 27- 01/01/2015 tarihi itibarıyla, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri, Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Akademi Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu Grup Amiri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü ve Polis Eğitim Merkezi Müdürü kadrolarında bulunanlar dışında kalanlar ile 01/01/2015 tarihi itibarıyla İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olanlar; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile resen emekliye sevk edilebilir. Bu şekilde emekliye sevk edilenler hakkında da 55 inci maddenin yirmi birinci fıkrası hükümleri uygulanır.”

Madde 33 –

3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 28- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılamayan emniyet teşkilatı mensupları, bir ay içinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Bu personelin, Devlet Personel Başkanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 22 nci maddesinin ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına, Devlet Personel Başkanlığına bildirim tarihinden itibaren kırk beş gün içinde atama teklifleri yapılır. Bunlardan müdür ve üstü kadrolarda olanlar araştırmacı unvanlı kadrolara, diğerleri ise Devlet Personel Başkanlığınca tespit edilen kadrolara atanırlar. Personel nakledildiği kurumda göreve başlayıncaya kadar eski kurumunda çalışmaya devam eder ve bu personelin her türlü mali ve sosyal hakları çalıştıkları kurum tarafından karşılanır.

Bu madde kapsamında yer alan personele ilişkin kadrolar; atama teklifi gerçekleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. İhdas edilmiş sayılan memur kadroları, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. Atama işlemi yapılan personele ilişkin bilgiler ve bu bilgilerdeki değişiklikler, en geç on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.”

Madde 34 –

25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“s) Öğretim Elemanları: Akademi, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğü, enstitü, polis meslek eğitim merkezi müdürlükleri ve polis meslek yüksek okullarında görevli öğretim üye ve yardımcıları ile öğretim görevlileri ve okutmanları,”

Madde 35 –

4652 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Temel bilimler ve sosyal bilim alanlarından birinde lisans düzeyinde bilgi ve beceriye sahip, mezuniyetten” ibaresi “Mezuniyetten” şeklinde ve (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.

“c) Ön lisans düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini sağlamak,”

“d) Emniyet Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim programları hazırlamak, koordine etmek ve eğitim ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanmasını desteklemektir.”

Madde 36 –

4652 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak, gerek görüldüğü takdirde, Başkan, dört yıllık süre sona ermeden önce de atanmasındaki usulle görevinden alınabilir.”

Madde 37 –

4652 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Birinci fıkra hükümlerine göre kurulan polis meslek yüksekokulları Bakan onayı ile polis meslek eğitim merkezine dönüştürülebilir. Dönüştürülen polis meslek yüksekokullarında görev yapmakta olan personel, ayrıca bir işleme gerek olmaksızın polis meslek eğitim merkezi kadro ve görev unvanlarına uygun kadrolara atanmış sayılırlar. Polis meslek eğitim merkezleri Başkanlığa bağlı olarak faaliyetlerini yürütür.”

Madde 38 –

4652 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan “Fakülte ve polis” ibaresi “Polis” şeklinde, ikinci, onuncu ve onbirinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve birinci, beşinci, on ikinci ve on üçüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

“İlgili devletlerle yapılacak ikili anlaşmalara bağlı olarak yabancı uyruklu öğrenci veya kursiyerler Bakan onayı ile ücretli yahut ücretsiz olarak Akademiye kabul edilebilirler. Bu suretle kabul edilenlerden ücreti mukabili eğitim veya kurs verileceklerle ilgili mali işler bu Kanunun 29 uncu maddesine göre kurulan döner sermaye işletmesi vasıtasıyla yürütülür.”

“Polis Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek yüksekokullarında, ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü veya ön lisans eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) altı yıl süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler.”

“Bunlardan mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde, istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç işleyenler ya da sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir sebeple ayrılanlar, yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödemek zorundadırlar.”

Madde 39 –

4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “diğer polis yüksek öğretim kurumlarında veya” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve aynı fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.

“e) Gerekli görüldüğü hâllerde, öğretim elemanları Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve Bakanın onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve birimlerde,”

Madde 40 –

4652 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine “polis meslek yüksek okulu müdürleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü ve polis meslek eğitim merkezi müdürleri,” ibaresi eklenmiştir.

Madde 41 –

4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen kısmın asgari %15’i, Polis Akademisi Başkanlığının ihtiyacı olan mal ve hizmet alımları, her türlü bakım, onarım, kiralama, devam etmekte olan projelerin tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ve diğer ihtiyaçlar için kullanılır. Bu oranı %75’ine kadar artırmaya Akademi Yönetim Kurulu yetkilidir.”

“Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen kısmın en az %5’i, Akademi bünyesinde yürütülen bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için kullanılır. Bilimsel araştırma projelerine ilişkin ödenekler, Akademi Yönetim Kurulunca gerekli görüldüğü takdirde, her bir proje için avans verilmek suretiyle de kullandırılabilir. Bilimsel araştırma projelerinin seçilmesi, uygulanması ve izlenmesi ile ödeneklerin kullandırılması, genel hükümlerin ön ödemelere ilişkin sınırlamalarına bağlı kalınmaksızın avans verilmesi ve bu avansın mahsubuna dair usul ve esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak çıkarılan yönetmelikle belirlenir.

Döner sermaye işletmesi hesabına kamu kurum ve kuruluşları dışında yapılan iş veya hizmetler karşılığında tahsil edilen gelirlerden kanuni kesintiler ile varsa yapılan iş veya hizmetle ba

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.