Dolar 32,4191
Euro 34,4513
Altın 2.489,43
BİST 9.679,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 26°C
Az Bulutlu
Ankara
26°C
Az Bulutlu
Çar 24°C
Per 21°C
Cum 16°C
Cts 16°C

KARA HAVACILIK DAVASINDA FLAŞ TAHLİYELER

KARA HAVACILIK DAVASINDA FLAŞ TAHLİYELER
6 Ocak 2018 01:26
575

Kara Havacılık davasında flaş tahliyeler
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kara Havacılık davasının bugünkü celsesi dönemin Kara Havacılık Komutanı Ünsal Coşkun’un savunmasıyla başladı…

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kara Havacılık davasının bugünkü celsesi sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinden olduğu belirtilen dönemin Kara Havacılık Komutanı Ünsal Coşkun’un savunmasıyla başladı. Akşam saatlerinde biten duruşmada Mahkeme Başkanı Oğuz Dik çoğunluğu hangar nöbetçisi olan 6 sanığın tahliyesine diğer sanıkların tutukluluğunun devamına karar verdi.

15 Temmuz sabahı üzerine kayıtlı eski aracını satmak üzere notere gittiğini, iddianamede bu satışın örgütsel faaliyet olarak gösterildiğini belirten Coşkun, “5 aylık bir mazisi olan bir satışın örgütsel faaliyet sayılması Aziz Nesin’lik bir çağrışımdır” dedi.           

Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak’ın komutanlıktaki incelemeleri hakkında bilgi verirken, iddianamede yazıldığı gibi geri kalma veya gitmemesinin söz konusu olmadığını, Çolak’ın incelemelerinde kendisinin de bulunduğunu söyledi.

Heyetin ayrılmasından sonra Kara Havacılık Komutanı Hakan Atınç’ın makamında otururken dışarıya çağırıldığını anlatan Coşkun şöyle devam etti: “Nöbetçi amiri Özcan Karacan Genelkurmay’dan telefon geldiğini, buraya saldırı olduğunun, yaralıların bulunduğunun bildirilerek acil helikopter istendiğini, ayrıca Hakan Atınç’ın görevden alındığını, benim atandığımı söyledi. Biraz önce Kara Kuvvetleri Komutanı burada iken böyle bir şey söylenmediği için şaşırdım.”       

“8 SAATLİK AKINCI SENDROMU İFADESİ KULLANILIRDI”

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik’in, “Kara Kuvvetleri Komutanı söyleyebilirdi. Özcan’a mı kalmış?” diye araya girmesi üzerine Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:     

“Şaşırtıcı olan bu zaten. Gelişmeyi Hakan Atınç’a söyleyemeyeceğimi belirtince Özcan Karaca kendisi arz etmiş. O da, ‘Ne emrediyorlarsa yapın o zaman’ demiş. Ben de helikopter faaliyetlerini planlamaya başladım. Daha sonra görevlendirme listesi geldi. Hakan Atınç’ın kimseyle görüşmeyi kabul etmediği bildirilince askeri hattan arayıp, durumu ilettim. Hakan Atınç, ‘ne emrediyorlarsa yapın. Hayırlı olsun’ deyip, telefonu kapattı.” 

Coşkun, Genelkurmay Başkanının Akıncı’ya gitmesi ve uçuşun VIP şeklinde gerçekleşmesinin en ufak tereddüt duyulmasını engellediğini, tüm faaliyetlerin emir-komuta içinde gerçekleştiğini düşündüğünü savunurken şu ilginç yorumu yaptı:   

“Dönüşü de VIP olarak gerçekleşti. Eğer böyle olmasa 8 aylık Stockholm sendromu yerine artık 8 saatlik Akıncı sendromu ifadesi kullanılırdı.”

“HİÇBİR İNCELEME YAPTIRILMAMASI MANİDARDIR”

Akıncı’dayken Genelkurmay Başkanın ayrılmasından sonra Başbakanlığa gidecek olan Akın Öztürk’le birlikte kendisinin de helikoptere bindiğini, ama ateş açılınca gidemediklerini anlatan Coşkun, kuledeki ses tapelerinin kendisine ait olmadığını iddia ederken de, “Tarz, benim tarzımla bağdaşmıyor. ‘He’ ifadesi, ‘Mehmet’ yerine ‘Memet’ demek tarzım değil” açıklamasını yaptı.   

Coşkun, MİT’e operasyonla ilgili olarak ise şu iddialarda bulundu:       

“Böyle bir harekat veya operasyon hiçbir zaman helikopter birlikleri tarafından planlanmaz. Ankara’da 3 helikopterle böyle bir harekatı icra edebilecek tek birlik ÖKK’dır. O gün Genelkurmay’da toplantıda olan Özel Kuvvetler Komutanına bağlı olduğu 2. Başkan tarafından ihbara ilişkin bilgi vermemesi ve ihbara yönelik hiçbir inceleme yaptırılmaması manidardır. İhbarla ilgili birlik komutanına da bilgi verilmemesi, ihbarda adı geçenlerin çağırılıp, ifadesinin alınmaması, hiçbir geçerliliği olmayan göstermelik bir denetleme yapılması, ihbarın doğru kabul edildiğinin, ama gereğinin yapılmadığının göstergesidir. Kara Kuvvetleri Komutanın ihbarda adı geçenden 1 saat brifing almasına rağmen bu konuda sorgulamaması, sonra diğer pilotların ağzından laf almak için çay içmesi de yapılanların ne kadar anlamsız ve göstermelik olduğunu ortaya koymaktadır.”   

Ünsal Coşkun savunmasının sonunda dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak’ın yanı sıra MİT’e ihbarda bulunan Binbaşı 0.K.’nın tanık olarak dinlenmesini istedi.

HAKAN FİDAN’IN AVUKATINDAN SORULAR

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan Ünsal Coşkun’un Avukatı Hasan Aşkın, müvekkilinin bunca teğmen tutukluyken yakışık almaz düşüncesiyle tahliye talebinde bulunmadığını, ancak kendisinin tahliye talebinde bulunacağını belirtince Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, “Araya sıkıştırıyorsun yani” dedi. 

Coşkun’un çapraz sorgusunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Avukatı, Coşkun’un Muğla davasında da yüzeysel bilgi verdiğini vurguladı. Coşkun da tüm sorulara cevap verdiğini söyleyince Başkan Dik, “Cevap vermedin değil, yeterli bilgi vermedin. Yoksa sizden herkes sitayişle bahsetti” şeklinde espri yaptı. Fidan’ın Avukatı, 3 helikopterin MİT’e operasyona gideceğinden ne zaman haberdar olduğuna dair sorusu üzerine Coşkun şöyle konuştu:        

“Hiç haberim olmadı. Bilgim de olmadı. Böyle bir ihbar hukuk devleti içinde kabul edilemez. Disiplinsizlik var, işlem yapılması gerekir. Barış şartlarında böyle bir faaliyet ancak VIP hizmeti olabilir.” 

“HIRSIZ İÇERİDEYSE KİLİT TUTMAZ”

Sanık avukatlarından Gökhan Günaydın, Kara Kuvvetleri Komutanının birlikte 2 saat kalıp ayrıldıktan kısa bir süre sonra helikopterlerin uçmaya başladığını hatırlatıp, “Komutanın hiçbir hareketlilik gözlemlemediğini düşünüyor musunuz?” diye sordu. Coşkun, “O kadar helikopter var. Görmemesi mümkün değil. Çıkışta pilotları görüyor” karşılığını verdi. Avukat Günaydın, kursiyer teğmenlere darbeyi kaçta öğrendiğinin sorulduğunu, bunun en önce kuvvet komutanları ve MİT Müsteşarına sorulması gerektiğini vurguladıktan sonra, “Komutan ne dese uçuş olmazdı?” sorusunu yöneltti. Başkan Dik, “Bu önemli bir soru” yorumunu yaparken, Coşkun, “Birlik komutanı Hakan Paşa (Atınç)’ya doğrudan söylese hiçbir uçuş olmazdı” dedi. Coşkun’un bu cevabına bazı mağdurlar, “Hırsız içerideyse kilit tutmaz” diye tepki gösterdi.

Sanık teğmenlerden birisinin avukatı o gece kursiyerlerin telefonlarının darbeyi öğrenmemesi için mi kapattırıldığını ve bu emri kimin verdiğini sorarken, “Asker adam şövalye ruhlu olur. Ben öyle biliyorum” deyince bir mağdur müşteki, “Türk komutan şövalye olmaz” diye bağırdı. Başkan Dik, bunun iki olduğunu belirtip, mağduru salondan çıkarttırırken Coşkun, TSK’da cep telefonlarıyla ilgili hususların belli olduğunu ve o gece kendisinin böyle bir emir vermediğini söyledi.

“BURADA BİR YIĞIN MASUM İNSAN VAR, VİCDANINIZ RAHAT MI?”

Milli Savunma Bakanlığı (MS) avukatı da o geceki faaliyetlerin emir-komuta içinde yapıldığını düşündüğü şeklindeki beyanını hatırlatarak, üstlerinden şikayetçi olup olmadığını ve isim verip vermeyeceğini sordu. Coşkun, sıralı tüm üstlerinden şikayetçi olduğunu bildirdi. MSB Avukatı, “Birlik komutanı emir verse uçuş olmazdı” dediğine dikkat çekip, Atınç’ın derdest edilmesi ile uçuşların başlama zamanın altını çizince Coşkun, “Derdest yok. Ayrıca Kara Kuvvetleri Komutanı öncesinde söylese tedbir alınırdı” karşılığını verdi. Sanık kursiyer teğmen Fatma İnce de, “Burada herkesi sorguladınız. Kendinizi sorguladınız mı? Çatışma varken bizi bırakıp gitmek komutanlığa sığar mı? Burada bir yığın masum insan var. Vicdanınız rahat mı?” diye tepki gösterdi. Coşkun, rahat olduğunu söyledi.

Sanık kursiyer teğmen de Coşkun’a birçok soru yönelttikten sonra kendisini kullandıklarını düşündüğü tüm sıralı amirlerinden şikayetçi olduğunu bildirdi.

Verilen kısa bir aranın ardından duruşma yeniden başlarken Mahkeme Başkanı Oğuz Dik bir sanık hakkında verilen ifadeye değinirken, “Göğüs kıllarına kadar tarif etmiş. Ayak parmak arandan bile söz etmiş. İnsanın parmak arasını ancak eşi veya badisi bilir. Kokmazsa ayağına bakarız” diye takıldı.

“SUSAR MISIN, ATAYIM MI AŞAĞIYA?”

Sanık eski kursiyer teğmen Hüseyin Zengin, tekrar olsa da bugün hesaplaşma günü olduğu için bazı hususları yeniden soracağını vurgulayarak, “Biz burada öğrendik, sıkıyönetim için MGK ve Bakanlar Kurulu kararı gerekiyormuş. Gelen sıkıyönetim emrinin legal illegal olup olmadığını bir general olarak değerlendirmeniz gerekmez miydi?” dedi. Ünsal Coşkun’un bu soruya cevabı, “Ben biliyor muyum, bilmek zorunda mıyım? Bakanlar Kurulu istediği kararı alabilir” oldu. Zengin de Coşkun’a, “Vicdanınız sızlıyor mu?” diye sordu. Coşkun da Zengin’e, “Biz size darbe maksadıyla ve kanunsuz emir verdik mi? Sizin yaptığınız bir şey var mı?” sorularını yöneltti. Zengin, “Yok, ama buradayız” deyince Coşkun, bu durumu mahkemenin takdir edeceğini söyledi.

Sanıklardan Oğuz Yalçın, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, kuvvet komutanlarının anlamadığını kendilerinin anlamasının mümkün olup olmadığına dair sorusunu uyarıya rağmen uzatınca Başkan Dik, “Zıplama otur yerine. Duruşmanın başından beri aynı şeyleri söylüyorsun” dedi. Yalçın sözlerini sürdürünce de şu diyaloglar yaşandı:    

Başkan: Susar mısın, atayım mı aşağıya?

Yalçın: Aşağı atın.

Başkan: Atın aşağı. Git aşağıda biraz bekle. Hüküm zamanı çağırırız.

16 Temmuz’da Akın Öztürk’ü Başbakanlığa götürecek helikopteri kullanan pilot Halil Gül ise taktik uçuş mu VIP uçuşu mu yaptığını ve helikoptere atışın uyarı mı düşürme maksatlı mı olduğunu sordu. Ünsal Coşkun, atışın düşürme maksatlı olduğunu kaydetti.

Coşkun’un savunma ve sorgusunun saat 18.00’de tamamlanmasının ardından Başkan Dik bugün dinlenmesi beklenen itirafçı Özcan Karacan’ın daha sonra dinleneceğini belirterek savcıdan mütalaasını istedi. Savcı, tüm sanıkların tutukluluğunun devamı yönünde görüş bildirdi. Karar için saat 19.00’a kadar  duruşmaya ara verildi.

Verilen aradan sonra saat 19.20’de Mahkeme Başkanı Oğuz Dik çoğunluğu hangar nöbetçisi olan 6 sanığın tahliyesine diğer sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildiğini ve duruşmanın 12-31 Mart’a ertelendiğini açıkladı.

Tahliye edilen isimler; Ali Kemal Eren, Fatih Tekkol, Burak Ünal, Mehmet Kaya, Ziya Kopar, Bilgehan Görgöz oldu.