Dolar 32,3620
Euro 34,9560
Altın 2.324,87
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 23°C
Az Bulutlu
Ankara
23°C
Az Bulutlu
Cts 24°C
Paz 24°C
Pts 26°C
Sal 21°C

ASTSUBAY ANLATTI, TÜMGENERAL BENİ ÇAĞIRDI VE…

ASTSUBAY ANLATTI, TÜMGENERAL BENİ ÇAĞIRDI VE…
25 Şubat 2018 13:20
151

21. Yılında 28 Şubat Mağdurları – Eski Askerler 28 Şubat Sürecinde Yaşadıklarını Unutamıyor
 

28 Şubat sürecinde TSK’den ihraç edilen Teknisyen Astsubay Başçavuş Mehmet Arslan ve Tankçı Başçavuş Hakan Irmak ile emekliliğe zorlanan emekli Öğretmen Binbaşı Bekir Kocabay, yaşadıkları zorlukları anlattı.

Henüz 33 yaşındayken 1999’da Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla ordudan ihraç edilen 5 çocuk babası Mehmet Arslan (52), AA muhabirine, 28 Şubat sürecinde baskılara maruz kaldığını söyledi.

Bingöl’de görev yaptığı dönemde teröristlerle çıkan çatışmada ağır yaralanan bir askeri almak üzere helikopterle Karlıova ilçesi kırsalına gittiklerini ve dizine yatırdığı askerin şehit olacağını anlayınca kulağına eğilerek kelimei şehadet getirdiğini belirten Arslan, bu esnada helikopter telsizinin açık olması nedeniyle söylediklerini duyan üstlerinden psikolojik baskı gördüğünü öne sürdü.

28 Şubat sürecinde görev yaptığı Ankara’da dönemin Kara Havacılık Okulu Komutanı emekli Tümgeneral A. K.‘nın kendilerini eşlerinin başörtüsü yüzünden tehdit ettiğini ileri süren Arslan, şunları dile getirdi:

“Burada eşi başörtülü ve namaz kılan 59 kişi vardı. Bu 59 kişinin de 50’si, ben şimdi görüyorum ki hep FETÖ’cüymüş. Eşlerinin başlarını açtılar, namazlarını bıraktılar. Biz 9 kişi kaldık, daha sonra bizi ordudan attılar.

A.K. Paşa beni bir gün odasına çağırdı, benim gözlerimin içine bakarak, ‘Mehmet Başçavuşum, yenge başını açacak. Buraya gelecek, karşıma oturacak, ben ona kahve ısmarlayacağım. Eğer buraya gelmezse senin defterini dürerim.’ dedi.

Bunun üzerine ben eşime durumu izah ettim. Kabul etmedi, ‘Atarlarsa atsınlar.’ dedi. Atıldık, sonrasında ev yok, bark yok, geldik, Kayseri’ye yerleştik.

Nakliyecilik yapmaya başladım. Baktım olmadı, sağda solda bakkallık yaptım. O da olmadı yani hayatımız hep böyle sıkıntıyla geçti. Atıldığımda 33 yaşındaydım, 4 tane çocuğum vardı, sonradan bir tane daha oldu. Hep eşin dostun yardımıyla geçindik, hayatımızı idame ettirdik.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2011 yılında çıkarılan yasayla emekli olduğunu anlatan Arslan, TSK’den bu manada atılmış arkadaşlarının haklarının iadesini istedi.

 

“Seyyar satıcılık yaparak geçinmeye çalıştık”

TSK’de tankçı başçavuş olarak görev yaparken 1997’deki kararnameyle ordudan atılan Hakan Irmak (54) da bu süreçte inançlarından, ailelerinin başörtülü olmasından dolayı disiplinsizlik ve irtica gerekçe gösterilerek görevlerinden uzaklaştırıldıklarını söyledi.

Dört çocuk babası Irmak, yerli ve milli olan inançlı Müslüman subay ve astsubayların çeşitli bahanelerle dosyaları doldurularak ordudan uzaklaştırdıklarını öne sürdü.

Bu süreçte ailece mağdur olduklarını ifade eden Irmak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çocuklarımı istediğim gibi okutamadım. Ben 1997’de atıldım. Oğullarımdan biri 2008 yılında uzman erbaşlığı kazandı, hem yazılı hem sözlü sınavı kazandı, askeri hastaneden de sağlam raporu aldı. Daha sonra güvenlik soruşturması nedeniyle askeriyeye kabul edilmedi. Biz ve evlatlarımız mağdur oldu.

O dönem görev esnasında ailelerimizin ve bizlerin kimlikleri alındı. Bizler lojmanlarda oturan insanlarız. Lojmana kimliklerimiz olmadığı için giremedik. Gizli gizli girmeye çalışıyorduk. Kendi evimize gitmekte zorlanıyorduk. Sağlık karnelerimiz alındığı için hastaneye gidemiyorduk, ailemin başörtülü olması nedeniyle.

Benim de aynı şekilde dosyam hazırlanmak suretiyle ordudan atılmam hedeflendiği için muayene olamıyordum. Bizler dışarıda daha sonra seyyar satıcılık yapmak suretiyle, gömlek, çamaşır, çorap satarak geçimimizi temin etme yoluna gittik. Dinimizin emri gereği Müslümanların birbirine küsmesi haramdır. Biz devletimize küsmüş değiliz. Gerek evlatlarımız gerek bizler, aradan 21 yıl geçmesine rağmen herhangi bir suça bulaşmamışız. Herhangi birisine borçlu değiliz. Görev verildiği anda da her an görev yapmaya hazırız.”

 

Emekliliğe zorlandı

Emekli Öğretmen Binbaşı Bekir Kocabay da (62) askeri okullarda matematik öğretmenliği yaptığını, 28 Şubat süreci öncesi üstlerinin kendisini askeri okullardan alarak görevi dışındaki yerlere gönderdiğini söyledi.

Öğretmen kadrosu olmayan kıtalara tayin edildiğini ve emekliye ayrılması için kendisine baskı yapıldığını anlatan Kocabay, “Bugün FETÖ diye tabir edilen kişilerin bizzat hanımları başörtülü olduğu halde kendileri hanımlarının başlarını açtılar. Askeri kuaförlerde eşlerinin saçlarını yaptırdılar ve bu şekilde kıtalarda kaldılar. Bunu kabul etmediğimiz için bizi askeri liselerden alarak kıtalara verdiler. Henüz 40 yaşımdayken 1996 yılında çok sevdiğim mesleğimden emekli olmak zorunda bırakıldım.” şeklinde konuştu.